11. Hukuk Dairesi 2019/507 E. , 2019/7538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Tüketici Mahkemesince verilen 10/12/2013 tarih ve 2009/911-2013/1742 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili bankanın ... Şubesi ile davalı ... arasında imzalanan 10/11/1998 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi ile davalıya 3.955,62 TL ve 09/11/1998 tarihli Kredili Mevduat Sözleşmesi ile 2.500,00 TL meblağlı krediler kullandırıldığını, diğer davalılar ... ve ..."ın Tüketici Kredisi ve Kredili Mevduat Kredisi sözleşmelerine, davalı ..."ın ise Tüketici Kredisi sözleşmesine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imza atmaları sebebiyle borçtan sorumlu olduklarını, borcun ödenmemesi üzerine davalılara hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, ancak borcun ödenmediğini, dava tarihi itibarıyla Kredili Mevduat sözleşmesinden toplam 45.265,32 TL, Tüketici Kredisi sözleşmesinden ise 42.135,02 TL alacakları olduğunu ileri sürerek, kredi alacaklarının kredili mevduat sözleşmesinden doğan alacak için anaparasına uygulanacak % 153 faizi, tüketici kredisinden doğan alacak için ise anaparasına uygulanacak % 106,86 faizi ve BSMV ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı bankanın ... şube müdürü olan dava dışı ... ile müdür yardımcısı olan ... ve şube müşterisi ...’in bankayı aracı kılarak muhtelif firmalar lehine kredi temin etmek için şirket çalışanlarını borçlu gibi göstererek usulsüz kredi sözleşmeleri düzenledikleri, bu sözleşmelerin şirket çalışanlarının değişik beyanlarla yanıltılarak şirket merkezinde imzalatıldığı, kredilerin kefil olarak gösterilen şirketlere aktarıldığı, böylece müdür ve müdür yardımcısı ile şirket çalışanlarının dolandırıcılık suçunu işledikleri, bankanın zarardan bu kişileri sorumlu tutması gerektiğinin İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 E. -2009/201 K. sayılı kesinleşmiş kararı ile sabit olduğu, bu karara istinaden dava dışı şube müdürü ... ile müdür yardımcısı ... ile ... hakkında İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/27936 E. sayılı dosyasından icra takibi yapıldığı, ayrıca banka aracı kılınarak kredi kullandırılan muhtelif firmalar hakkında da iflas etmeleri sebebiyle kayıt kabul davalarının açıldığı, yasal işlemlerin devam ettiği, bu kişi ve şirketlerden alacağın tahsil edilebilme imkanının bulunduğu, ayrıca davacının davaya konu kredilerin davalı şahıslara verilmediğini bildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı ...’in davadan önce 31/05/2002 tarihinde vefat etmiş olması ve diğer davalı ...’ın Tüketici Kredisi Sözleşmesinde kefil sıfatı ile imzasının bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davalılardan ... tarafından davacı bankadan kullanılan kredilerden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/320 E. -2009/201 K. sayılı dosyasından davacı Bankanın ... Şubesi müdür ve müdür yardımcısı ile şube müşterisi hakkında yapılan yargılama sonucunda verilen ceza kararı esas alınarak kredi sözleşmelerinin sahte olarak ve imza taklidi yapılarak düzenlenmesi sebebiyle davalı ... Yıldırım ve ...’ın sorumlu olmadığına karar verilmiş ise de, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında özellikle dava konusu kredilerle ilgili olarak bu kredinin davalı ... tarafından çekilip çekilmediği, hesaplarına yatırılıp yatırılmadığı konusunda inceleme yapılmamış olması sebebiyle bir başına ceza kararının esas alınarak karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenle, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no.lu bentteki nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.