Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/10-1482
Karar No: 2013/820
Karar Tarihi: 12.06.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/10-1482 Esas 2013/820 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/10-1482 E.  ,  2013/820 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 12/07/2012
    NUMARASI : 2012/249-2012/519
             
    Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. İş Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.06.2010 gün ve 2009/738 E. 2010/365 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2011 gün ve 2010/10256 E. 2011/18304 K. sayılı ilamı ile;
    (…Dava, prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup; davacı limited şirket temsilcisinin 2001 yılında 2000/10941 sayılı icra takip numarasını belirtmek ve “ait olduğu ay ve yıllar” bölümüne “tamamı” yazmak suretiyle yapılandırma talebinde bulunduğu, 2000/10941 sayılı takip dosyasından takip yapılan prim borçlarının yapılandırıldığı, davacının işbu davayla yapılandırmaya dahil edilmeyen 1999/15748 sayılı takip dosyasından 1998/4-12, 1999/1-8 ayları prim borçlarının tahsili için gönderilen 17.08.2009 tarihli ödeme emrinde belirtilen, gecikme zammı ve icra gecikme zammından borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davacının tüm borçlarının yapılandırılmasını talep ettiği, ancak sadece 2000/10941 sayılı takip dosyasında yer alan prim borçlarının yapılandırıldığı, 1999/ 15748 sayılı takip dosyasında yer alan prim borçlarının yapılandırma kapsamı dışında kaldığı belirtilerek, davalı Kurum"un 2001 yılında uyguladığı usul ve esaslara göre tecil faizi de hesaplanmak suretiyle o tarihte yapılandırmadan faydalanmış gibi hesaplama yapılarak kalan kısmından sorumlu olduğunun kabulüyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dava konusu somut olayda, sözü edilen prim borcunun yapılandırılmadığı ve daha sonrasında da yapılandırmaya ilişkin bir talepte bulunulmadığı, tacirin borçlarını bilmesi ve basiretli davranması yükümlülüğünün de bulunduğu dikkate alındığında, davacının yapılandırmaya konu borçlarını takip etme yükümlülüğü davalı Kurum"a yüklenemez.
    Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında davanın reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
    Kabule göre de, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde, “Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. (Ek cümle:16.06.2009 - 5904 S.K./35.mad) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir.
    Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” düzenlemesi yer almakta olup; açık yasal düzenleme karşısında, 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan davada, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gereğinin gözetilmemiş olması da isabetsizdir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu,  davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


                      HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    Davacı E.M.Konf. San. Ltd. Şti adına H.E. dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin mevcut prim borçlarının yapılandırılması için 2001 yılında talepte bulunulduğunu, talebin Kurumca kabulü ile prim borçlarının yapılandırıldığını, yapılandırılan prim borçlarını hiçbir gecikme olmaksızın yatırılmasına rağmen kendisine davalı Kurum tarafından, 17.08.2009 tarihli ödeme emri gönderilerek; 1998/4-12 ile 1999/1-8. aylarına ilişkin prim borcu, gecikme zammı ve ilave gecikme zammının talep edildiğini, 2001 yılında davacı şirketin tüm borçlarının yapılandırılmasına ilişkin talebinin kabul edilmesine rağmen Kurumun ihmal ve kusuru nedeniyle gecikme zammı ve ilave gecikme zammından sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını zira, Kurum görevini doğru olarak yerine getirseydi davaya konu prim borçlarının da yapılandırma talebi içinde yer alacağı ve ödeneceğini ancak, Kurumun ihmali nedeniyle sözkonusu prim borçlarını yapılandırmaya dahil etmediği gibi, kendi kusurundan doğan işlemi nedeniyle şirketten haksız olarak gecikme ve ilave gecikme zammının talep edildiğini, Kurumun kusur ya da ihmale dayalı işleminden dolayı talep edilen gecikme zamlarından sorumlulukları ve borçları bulunmadığını belirterek, davacı şirketin 17.08.2009 tarihli ödeme emri ile talep edilen 1.239,62 TL gecikme zammı ve 16.639 TL İ. Gecikme zammı bakımından davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili cevap dilekçesinde özetle; 2154 sicil sayılı dosyada işlem gören davacı şirketin işyeri aleyhine, 1999/15748 ve 2000/10941 sayılı dosyalar ile icra takibi yapıldığını, Kurum alacağının şirketten tahsil edilme imkanı bulunmaması üzerine şirket yetkilisi Hüseyin Eriş’e ödeme emri çıkarıldığı, şirket yetkilisine 2000/10941 sayılı dosyadan ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davacı firmanın 31.5.2001 tarihinde müracaat ile 2000/10941 sayılı dosya ile takip edilen borçların genelge kapsamında ödenerek kapatıldığını, ancak 1999/15748 sayılı dosya ile tahsili sağlanmaya çalışılan 1998/4-12 ve 1999/1-8 dönemine ait prim borçları için davacı firmaya ödeme emri tebliğ edilemediğini, başvuran davacının bu dosya ile ilgili müracaatının bulunmaması nedeniyle, 1999/15748 sayılı dosyadan kaynaklanan borçlarının genelge kapsamında değerlendirmeye alınmadığını, genelgeden faydalanmak isteyen borçlunun ödemediği döneme ait prim borçlarını takip etmesi ve dava konusu dönem borcu için de müracaat etmesi gerektiğini, anılan dönem itibariyle Kurumun sözü edilen borçları kendiliğinden tespit etmesi ve af kapsamında değerlendirmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddi ile %10 zammın tahsilini talep etmiştir.
    Yerel mahkemece, davacının talep formunda tüm borçlarının taksitlendirmeye tabi tutulmasını talep etmesine rağmen, Kurumca, mevcut takip dosyalarından sadece birine ait borcun yapılandırma kapsamına alındığını, davacının Kurumca sehven yapılandırma kapsamına alınmayan takip dosyasına konu borcun prim aslı ile başvuru tarihine kadar olan gecikme zammından sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı SGK vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece, önceki gerekçe genişletilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmektedir.
    Uyuşmazlık; davacı şirketin prim borcunun yapılandırılması talebinin, başvuru tarihinde muaccel tüm borçlarını kapsayıp kapsamadığı ve yapılandırma işleminde Kurum hatası bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere, davalı SGK Başkanlığının 30.04.2001 gün ve 16-244 sayılı genelgesi ile; Kurum alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80 ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 48. maddesine istinaden 2001 yılı Nisan ayı sonuna kadar, 2001 yılı Mart ayı dahil süresinde ödenmeyen Kurum alacaklarının tahsili için 31.05.2011 günü mesai saati bitimine kadar Kuruma taksitle ödeme talebinde bulunulması halinde borcun 18 aylık taksitlerle ödenmesi imkanı getirilmiş olup, anılan genelge uyarınca her takip dosyası için ayrı talep bulunması gerekmektedir.
    Somut uyuşmazlıkta davacı şirket adına, 31.05.2001 tarihinde müracaatta bulunularak, başvuru metninde de açık şekilde yazılı olduğu üzere, 2000/10941 sayılı takip dosyası belirtilmek suretiyle; müracaat tarihinde ödeme emrinin tebliğ edilmiş olduğu, 2000/10941 sayılı takip dosyasına konu bu borcun tamamı yönünden talepte bulunulmuştur.
    Davacı şirkete ait ve ödeme emrine konu 1999/15748 sayılı takip dosyasında ise müracaat tarihi itibariyle ödeme emri tebliğ edilememiş ise de, ödeme emri tebliği davacı şirketin adres değişikliklerini bildirmemesi nedeniyle gecikmiştir.
    Öte yandan, basiretli bir tüccarın öncelikle kendi borcunun tamamını bilmesi gerektiği hususu da gözetildiğinde, davacı şirketin mevcut olduğunu bildiği prim borçlarını konu almayan 2000/10941 sayılı takip dosyasını açıkça bildirmek suretiyle talepte bulunması nedeniyle, Kurum"un talepte bulunan borçlunun bildirdiği dosyadaki borcun tamamını taksitlendirme işlemi yapmasında, buna karşılık taksitlendirme istemi olmayan 1999/15748 sayılı takibe devam etmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    O halde, mahkemece; bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

     


     
     
     

     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi