Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 19.01.2011 gün ve 2007/861 E., 2011/16 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2011 gün ve 2011/4251 E., 2011/11433 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada ölen yolcunun annesi S.K."a davacının aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası olarak 22.380 TL destek tazminatı ödediğini belirterek, dava dışı sürücünün kaza sırasında alkollü ve ehliyetsiz olması nedeni ile ödenen tazminatın davalıdan rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; ölen S.K."ın mirasçıları tarafından davalı aleyhine açılan önceki davanın ödeme nedenine bağlı olarak feragatle sonuçlanması, müteselsil sorumlulardan birisinin yaptığı ödeme ile diğer borçlularında borçtan kurtulacak bulunması nedeni ile önceki davadan haberdar olan davacı sigorta şirketinin basiretli davranmadan mükerrer ödeme yaptığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Ölenin mirasçıları tarafından D.AHM in de ( 2004/67 E – 2006/27 K) işleten ve sürücü aleyhine açılan davada davacı Anadolu sigorta AŞ taraf olmadığı gibi, o dava kendisine usulüne uygun olarak da ihbar edilmiş değildir. Bu nedenle davacı sigorta şirketi ölenin annesi S.K."a iyi niyetli olarak ödeme yapmış olduğuna göre işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, zorunlu mali sorumluluk (ZMSS-trafik) sigorta poliçesinden kaynaklanan, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkemece, önceki gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; davalı işleten ve sürücü aleyhine ölenin mirasçıları tarafından açılan tazminat davasında davacı şirketin usulüne uygun olarak ihbar edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre mahkemece işin esasına girilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak, öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın incelenmesinde yarar bulunmaktadır:
Bilindiği üzere, haksız eylem sonucu zarar gören kişilerin korunmalarını sağlamak için mevzuatımızda çeşitli alanlarda yaptırılması zorunlu sigorta türlerine yer verilmiştir.
Özel sigorta hukuku alanında sigorta sözleşmesi yapma zorunluluğunun amacı, bazı meslek ve faaliyetler sonucu ortaya çıkabilecek mal veya can zararlarının ödenmesini sağlayarak, toplumda bu çeşit risklere maruz kalan kişileri korumaktır (Karayalçın, Yaşar, Özel Sigorta Hukuku Açısından Ölüm ve Cismani Zarar Riskleri, 1993, s:127).
Bu amaçla mevzuatımızda kabul edilen zorunlu sigorta türleri: Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası, Zorunlu Karayolu Yolcu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, Tüpgaz Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Tehlikeli Maddeler Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’dır.
Hemen belirtmek gerekir ki, motorlu taşıt işletenin sorumluluğu bir tehlike sorumluluğu olup, 2918 sayılı Kanunun 85. maddesinde düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesinin 17.10.1996 tarih ve 4199 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğinde işletenin sorumluluğu ağırlaştırılırken, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası yaptırma zorunluluğu da getirilmiştir.
2918 sayılı Kanunun 91. maddesine göre: “İşletenlerin, bu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
Yasanın 85/1. maddesine göre de, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüs unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
Buna göre, motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüne Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) adı verilmektedir (Ulaş, Işıl, Uygulamalı Sigorta Hukuku Mal ve Sorumluluk Sigortaları, Ekim-2002 3. Baskı, s:624).
ZMSS’nın amacı, trafik kazaları nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacakları zararların kolayca tazmin edilmesi ile zarardan sorumlu olan işletenin kaza riskine karşı ekonomik bakımdan korunmasıdır.
ZMSS ile ilgili hükümler 2918 sayılı Kanunun 91 ila 111. maddelerinde ve aynı Kanunun 93. maddesi hükümleri uyarınca çıkarılan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup sigortacı ile sigorta ettiren arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde Genel Şartların uygulanması gerekmektedir.
Nitekim; ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının B.1. maddesinde rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri düzenlenmiş olup anılan maddenin (a) bendinde sigorta ettirene, sigortacının sorumluluğunu gerektirecek bir olaydan haberdar olduğu andan itibaren beş gün içinde sigortacıya ihbar etme yükümlülüğü getirilmiştir.
Yine ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının B.2 maddesinde sigortacının zarar ve ziyan talebinde bulunan üçüncü kişilerle doğrudan doğruya temasa geçerek anlaşma hakkını haiz olduğu ancak sigortacının yazılı izni olmadıkça, sigorta ettiren tazminat talebini kısmen veya tamamen kabule yetkili olmadığı ve zarar görenlere herhangi bir tazminat ödemesinde bulunamayacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının C.5 maddesinde sigorta ettirenin ihbar ve tebliğlerinin, sigorta şirketinin merkezine veya sigorta sözleşmesine aracılık yapan acenteye noter aracılığıyla veya taahhütlü mektupla yapılacağı kararlaştırılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında;
Dosya kapsamına göre, davacı şirkete trafik sigorta poliçesi ile sigortalı ... plaka sayılı Y. Y.ın yönetimindeki aracın 07.12.2003 tarihinde karıştığı trafik kazası nedeniyle araçta bulunan S. K.’ın öldüğü, S.K.mirasçıları tarafından Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2004/67 E., 2006/27 K. sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine açılan tazminat davası sonucu, davalı şirket tarafından Şafak Kabak mirasçılarına 22.000 TL tazminatın ödendiği, daha sonra davacı şirket tarafından Ş. K. mirasçılarına mükerrer ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Her nekadar yerel mahkemece davacı şirketin Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2004/67 E., 2006/27 K. sayılı dosyası ile açılan tazminat davasından, dosyada gönderilen müzekkere ile haberdar olduğu, buna rağmen ödeme yaparak basiretli davranmadığı, davalının dosyada yaptığı ödeme nedeniyle tazminat borcundan kurtulduğu gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de; tazminat dosyasında davacı şirkete gönderilen müzekkere, ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının B.1. ve C.5 maddelerinde belirtilen koşulları taşımadığı gibi ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının B.2 maddesi gereğince davacı sigortacının yazılı izni olmadan zarar görenlere ödeme yapılmış bulunduğundan yerel mahkemenin direnmesi yerinde değildir.
Hal böyle olunca; aynı hususa işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.