Taraflar arasındaki “iflasın ertelenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi"nce iflasın ertelenmesine dair verilen 24.06.2009 gün ve E:2008/1116, K:2009/354 sayılı kararın incelenmesinin müdahil ....Finansal Kiralama A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 24.02.2010 gün ve 2009/11296 - 2010/1837 sayılı ilamı ile;
(...İstem iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporundan sonra istem sahibi şirketin sermayesinin 1.000.000,-TL arttırılması için ortaklar kurulu kararı alındığı ve bunun ticaret siciline tescil edildiği; bazı alacaklılarla protokol yapıldığı, erteleme süresi içinde sermaye artış işlemlerinin yapılması gerektiği, yabancı ortak bulunması, tür değişikliğine gidilmesi ve ortağa ait taşınmazın satılarak kaynak aktarımı sağlanmasının uygun görüldüğü gerekçesiyle iflasın 6 ay süreyle ertelenmesine karar verilmiş; hüküm müdahil C.... Finansal Kiralama AŞ. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Cari oran bir ticari işletmenin dönen varlıklarının kısa vadeli borçları karşılama gücünü göstermekte olup 2 ve üzeri değerler tercih edilmektedir. Nitekim 17.03.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporunda cari oranın 2’ye çıkabilmesi için acilen 3.280.525,84 TL ödeme yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu durum şirketin borç ödemek konusunda zor durumda bulunduğunun göstergesidir. Mahkemece ne şekilde hesaplandığı anlaşılamayan bir miktarda (1.000.000,-TL) sermaye arttırımı yapılmasına karar verilmiş; şirketçe bu konuda karar alınmıştır. Ancak sermaye artışlarında artışın 1/4’lük kısmının üç ay, bakiyesinin ise üç yıl içinde ödeneceğine ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükmü karşısında bu sermaye artırımının cari oranın uygun seviyeye getirmesine katkıda bulunmayacağı açıktır. Öte yandan şirkete ayni sermaye olarak getirilecek taşınmazların değer tesbiti ve takyidat durumları da, bilirkişi raporunda belirtilmesine rağmen dikkate alınmamıştır. Şirketin varlıklarının tamamını borçla edindiği yönündeki bilirkişi saptaması da göz ardı edilmiştir. Ortak alımı, tür değişimi ve sermaye arttırımı işlemlerinin erteleme süresince yapılması konusu somut verilere dayandırılmamış, mahkemece bir temenni olarak gerekçeye geçirilmiştir.
Açıklanan durum karşısında şirketin iyileştirme projesinin somut bilgi ve verilere dayanmadığı, beklentiler üzerine kurulduğu, finansal değerleri karşılamadığı ve bu haliyle ciddi ve inandırıcı olmadığı gözden kaçırılarak, iflas kararı verilmek yerine yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Müdahil Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Yerel mahkemece, iflasın altı (6) ay süreyle ertelenmesine dair verilen karar müdahil .... Finansal Kiralama A.Ş. vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire"ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel mahkemece, Özel Daire"nin bozmasına uyulmuş, bununla birlikte yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yeniden iflasın ertelenmesine karar verilmiştir.
Kararı müdahillerden Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili temyize getirmiştir.
6217 Sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMUK)’nun 429/2. maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre, mahkeme, temyiz edenden 434 madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
Hemen belirtilmelidir ki, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK.m.429).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Bu karar, yeni hüküm niteliğinde olmakla temyiz inceleme mercii Hukuk Genel Kurulu değil; Özel Daire’dir.
Diğer taraftan, mahkemece açıkça uyma kararı verilmesi halinde de ortada bir direnme kararı bulunmadığından, hükmüne uyulan bozma gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin denetimi de Hukuk Genel Kurulunca değil; bozma kararına uyulan ilgili Hukuk Dairesi"nce yapılmalıdır.
Somut olayda ise;
Yerel mahkemece, bozma kararından sonra yapılan yargılamada, bozma ilamına uyulmakla birlikte, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ve yine bozma öncesi gibi iflasın ertelenmesine ilişkin kararda bu bilirkişi raporu değerlendirilerek, gerekçe yapılmıştır.
Mahkemenin bozmaya uymakla birlikte yeni bir bilirkişi raporu doğrultusunda ilk kararındaki gibi iflasın ertelenmesine ilişkin bu karar gerçekte direnme olmayıp, bozma sonrası toplanmış yeni delile dayalı, yeni hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının inceleme mercii, Hukuk Genel Kurulu değil; Özel Daire’dir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire"ye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle müdahil Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 23.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK"nun 440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren onbeş (10) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.