Taraflar arasındaki "kamulaştırmasız elatma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 1. Asliye Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.07.2010 gün, 2008/215 E.– 2010/411 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2011 gün, 2010/20296 E. – 2011/5420 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, taşınmazda oluşan değer düşüklüğünü talep eden davacı Z. Y. A.yönünden davanın reddine, diğer davacılar yönünden kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın tespit edilen bedelinin müdahil davacıların hisseleri oranında davalı idareden tahsiline, el atılan taşınmazın bu davacılar üzerindeki tapusunun hisseleri oranında iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Dava konusu taşınmaz baraj gölü mutlak koruma alanında kaldığından taşınmaz maliklerinin serbestçe tasarruf etme ve yararlanma olanağı bulunmadığı gözetilerek, taşınmazda bu nedenle oluşan değer düşüklüğü bedelini talep eden davacı Z.Y.A.yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde bu davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı İdare vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece ilk kararda, taşınmazda oluşan değer düşüklüğünü talep eden davacı Z. Y. A. yönünden davanın reddine, müdahiller yönünden davanın kabulü ile 1.527.098,00 TL nın yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline, 719 parseldeki müdahilleri ait 14/24 hissenin tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiş; verilen hüküm davacı ve davalı idare vekili tarafından temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yer alan gerekçe ile davalının temyiz itirazlarının reddine, davacı Z.Y.A.’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle ilk hükümde direnmiş, direnme hükmü, davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, davacının aleyhine olan direnme kararını temyize getirmediği, kararın davalı idare tarafından daha önce müdahiller yönünden kabul edilip, Özel Dairece onanan istekler ile reddedilen bölüm yönünden avukatlık ücretine hasren temyiz edildiği dikkate alındığında;
1-Davalının müdahiller yönünden kabul edilen isteklerle ilgili olarak işin esasını temyize getirmesinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı,
2-Davacı Z. Y.A. yönünden, reddedilen istekle ilgili olarak avukatlık ücretinin değerlendirilmesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na mı yoksa Özel Daire’ye mi ait olacağı hususu, ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan şartlardandır.
İlk hükmü temyiz etmiş olan davalı idarenin, müdahiller yönünden tüm temyiz itirazları reddedilmekle hüküm onun bakımından kesinleşmiştir.
Bu durumda, müdahiller yönünden tüm temyiz itirazları reddedilen davalı idarenin, direnme kararını bu kişiler yönünden temyizinde hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde, davalı idare vekilinin, müdahiller yönünden direnmeye yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir.
Diğer taraftan, ilk hükmü davacının da temyiz ettiği ve Özel Dairece lehine karar bozulduğu için davalı idarenin sair temyiz itirazları incelenmemiştir. Bu nedenle de, Özel Daire’ce incelenmeyen ve hukuka uygunluk bakımından denetlenmeyen “reddedilen kısım yönünden avukatlık ücreti takdirine” ilişkin olarak verilen karar, direnme kararı niteliğinde değildir.
O itibarla, davacı Z.Y. A. yönünden reddedilen istekle ilgili olarak avukatlık ücreti takdiri yönünden, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, olayda değerlendirilmesi gereken husus yeni hüküm niteliğinde olup, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi de Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir.
Bu nedenle, henüz Özel Dairece incelenmeyen, reddedilen kısımla ilgili avukatlık ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı,
1- Davalı idare vekilinin, müdahiller yönünden, kabul edilen isteklerle ilgili olarak, işin esasını temyize ilişkin dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2- Davalı idarenin, davacı Z. Y. A. yönünden reddedilen kısımla ilgili avukatlık ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK"un 440/I. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.