11. Hukuk Dairesi 2018/5784 E. , 2019/7518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 04/11/2015 tarih ve 2014/1204-2015/613 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 26.11.2019 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ..., asıl ve birleşen davada davalılar vekile Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili,asıl davada müvekkilinin davalı şirketin %50 hisseli ortağı olduğunu, müvekkilinin başka bir iş yapmak istediğini, ancak diğer ortak ile hisselerin ortaklardan biri tarafından satın alınması konusunda görüş birliğine varamadıklarını, ortaklıktan çıkmak istenmesi halinde tek ortak kalacağından TTK"nın 549/4. maddesi gereğince şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/246 esas, 2012/270 karar sayılı dosyasında, şirketin son durumuna göre kâr etmediğini, zarar ettiğini, ortaklar arasında müdürün tasarruflarından kaynaklanan anlaşmazlıkların bulunduğu, bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını ileri sürerek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini, birleşen 8.Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/690 esas, 2009/526 karar sayılı dosyasında ise davanın şirket müdürü ve aynı zamanda şirketin iki ortağından biri olduğunu, davalının yetkilerinin kötüye kullandığını, şirketin içini boşalttığını ileri sürerek davalı şirket müdürünün azlini ve şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,davacının “benim hissemi diğer ortak alsın ya da o hissesini bana satsın” diyerek çelişkiye düştüğünü, niyetinin başka iş yapmak değil müvekkilini tasfiye ederek aynı işi yapmak olduğunu, davacının ileri sürdüğü sebebin muhik bir sebep olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; TTK"nun 636/3. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak yapılan incelemede, şirketin özvarlığını tamamen yitirdiğinin ve davacı ortağa ödenecek ortaklık payının bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen 8 Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2009/690 E. sayılı davalarında evvelce verilen karar bozma ilamı dışında kalmakla bu davalar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen Ankara 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/246 E sayılı davasında, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak Mali müşavir Zafer Atalay"ın atanmasına, tasfiye memuruna aylık 1.000,00 TL ücret takdirine, bu ücretin şirket ortaklarınca 1/2 oranında karşılanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Asıl dava ve birleşen 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/246 Esas sayılı dava, davacının %50 hisse ile ortağı olduğu şirketin fesih ve tasfiyesi istemine, birleşen 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/690 Esas sayılı dava ise şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak verilen karar neticesi itibariyle usul ve yasaya uygun görülmekle birlikte asıl ve birleşen 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/690 Esas sayılı davalarında verilen önceki tarihli karar bozma ilamı dışında kalmakla kesinleşmiş ve böylelikle harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunda verilen karar yönünden de davacı lehine usuli müktesep hak doğmuş olduğu gözetildiğinde, bozma ilamı sonrası verilen yeni tarihli kararda işbu dava dosyalarıyla ilgili olarak harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunda yeniden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, birleşen 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/246 Esas sayılı dosyada da davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olmasına rağmen (3) numaralı hüküm fıkrasında yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması da doğru olmamış, anılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının anılan bu yönlerden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Hükmün (A) bendinden 2. 3. 4. fıkralarının tamamen çıkarılmasına; Hükmün (B) bendinin 3. fıkrasında yazılı “üzerinde bırakılmasına” ibaresinin çıkarılarak yerine “davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine” ibaresinin yazılmasına, kararın bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA; takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.