15. Hukuk Dairesi 2015/1239 E. , 2015/5092 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Balıkesir 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :25.11.2014
Numarası :2013/376-2014/570
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, kendisine ait B..K.. ile Balıkesir ili ile Ç.. Köyü arasında bulunan tren yolu üzerindeki elektrik direklerinin dikileceği kayalık zeminde çalışma yaptığını, iş bitiminde normal sürede yapılan iş için 8.500,00 TL, fazla mesai olarak yapılan iş için saati 40,87 TL"den olmak üzere KDV ile birlikte toplam 10.656,95 TL bedelli fatura keserek davalı şirkete yolladığını, ancak davalı tarafın bu meblağı ödemediği gibi faturayı da iade ettiğini, bunun üzerine Balıkesir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6722 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptâline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiş, davalı iş bedelinin KDV dahil 8.500,00 TL olarak kararlaştırıldığını, buna rağmen 10.656,95 TL bedelli fatura kesildiğini, anlaşmaya aykırı düzenlenen faturaya dayalı talepte bulunulamayacağını belirterek davanın reddine savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6098 sayılı TBK 470 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden doğmaktadır. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davacı yüklenici davalı iş sahibidir. TBK 481. maddeye göre eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. Dairemizin bu konudaki yerleşmiş içtihatları ve doktrinde kabul edildiği üzere bundan anlaşılması gereken, işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayicine göre bedelin belirlenmesidir.
Taraflar arasında iş bedelinin ne olduğu konusunda uyuşmazlık vardır. Normal çalışma süresinde yapılan iş bedelinin 8.500,00 TL olduğu taraflarca belirtilmekte ise de bu bedelin KDV hariç olarak mı yoksa KDV dahil olarak mı belirlendiği konusunda tarafların beyanları uyuşmamaktadır. Buna bağlı olarak fazla çalışılan süreye ilişkin iş bedelinin ne olduğu da tartışmalı olduğu gibi iş bedeline ilişkin yazılı sözleşme de yoktur. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de; 8.500,00 TL esas alınıp uygulamada KDV hariç sözleşme yapıldığından söz edilerek KDV eklenmek suretiyle raporda belirlenen miktar TBK 481. maddeye uygun biçimde mahalli piyasa rayicine göre bir hesaplamayı içermediğinden bu rapor esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK"nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Somut olayda alacağın miktarı ve varlığı yargılama ve bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden likit bir alacak bulunmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilmesi de isabetsizdir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, işin tamamının yapıldığı 2013 yılı mahalli piyasa rayiçlerine göre iş bedeli bilirkişi raporuyla saptanmalı, icra inkâr tazminatına hükmedilme koşulları bulunmadığı da gözetilerek sonucuna göre hüküm altına alınmalıdır. Belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.