11. Ceza Dairesi 2017/5407 E. , 2018/7 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın ve Cumhuriyet Savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A)Dolandırıcılık suçu yönünden;
5237 sayılı TCK"nın 157/1. maddesi uyarınca hapis cezası yanında ayrıca adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
B)Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden;
1-Dosya içerisinde fotokopisi bulunan suça konu motorlu araç trafik belgesinin 13.11.2009 tarihli muayene bölümünde hologramın bulunmadığının yapılan inceleme ve 09.02.2012 tarihli bilirkişi raporundan anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; muayene işleminin yapıldığı tarihte hologram yapıştırılması zorunluluğunun bulunup bulunmadığı araştırılarak, belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin yargılamayı yapan hakime ait olması ve yapılan sahteciliğin belli bazı kişilere karşı değil, objektif olarak herkese karşı aldatma yeteneğine sahip olması gerektiği cihetle; suça konu motorlu araç trafik belgesi duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri tutanağa geçirilip aldatma niteliği bulunup bulunmadığının yöntemince tartışılması ve belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2-UYAP üzerinden yapılan sorgulamada, sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan benzer nitelikteki fiilleri nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmiş kesinleşen ve yargılaması devam eden kamu davaları bulunduğunun anlaşılması karşısında; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/11-397-2014/202 sayılı kararında açıklandığı üzere, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve fiil tarihleri de dikkate alınarak, hukuki kesintinin iddianame tarihi itibariyle oluşacağı gözetilip sanığın eylemlerinin ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün kısa zaman aralıkları içerisinde birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi ile mükerrer yargılama ve cezalandırılmanın önlenmesi bakımından sanık hakkındaki dava dosyaları getirtilip incelenerek mümkünse birleştirilmeleri, değilse bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örneklerinin dosya içerisine konulması, zincirleme suç ilişkisi içindeki eylemlerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı, bu bağlamda sonradan sübutu kabul edilen eylem nedeniyle münhasıran önceki cezada zincirleme suç hükümlerinin uygulanması nedeniyle ortaya çıkacak olan ilave cezaya hükmolunabileceği dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmayla hüküm kurulması,
C) Her iki suç yönünden kabule göre;
1-13.11.2009 olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında “01.06.2010-15.11.2011” olarak yanlış gösterilmesi,
2-Adli emanetin 2011/3511 sırasında kayıtlı motorlu araç trafik belgesi hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
3-5237 sayılı TCK"nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.