Esas No: 2022/6472
Karar No: 2022/15210
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/6472 Esas 2022/15210 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, dava şartı yokluğundan usulden reddetmiştir. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından esastan reddedilmesine karar verilmiş, bu karar nedeniyle dosya Yargıtay aşamasına gelmiştir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki durumu sorulduktan sonra, kamuya özgülenen bir alan bulunup bulunmadığı tespit edilerek, kamuya özgülü alan var ise; davaya bakmanın Adli Yargının görevi dahilinde olduğu kabul edilerek, işin esasına girilip, sorumlu idare tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararı bozmuştur.
Kamulaştırma Kanunu'nun ek 1. maddesi, \"Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanun'un geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.\" şeklinde yer almaktaydı. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı nedeniyle bu madde geçersiz kalmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılama sonunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi davacı vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı vekili vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-l maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra, İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/231 Esas, 2020/568 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, karann dayandığı gerekçelere göre, dava konusu ... İli, ...İlçesi, ... Mahallesi 1235 parsel sayılı taşınmazın, 19.03.2013 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen konut, kısmen ormana ihtilaflı alan, kısmen ... Yapı Yaklaşma Sınırı ve Alanında, kısmen park, kısmen de yol alanında kaldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaz için 12.06.2020 tarihinde açılan davada gerek 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile mülga olan Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesinin 10. fıkrasının 3. cümlesi ile öngörülen; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü, gerekse iptal olan geçici 6. maddenin 10. fıkrasının 3. cümlesi yerine 6745 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanunu’nun ek 1 maddesinin birinci fıkrasının "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanun'un geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." hükmü uyarınca dava konusu taşınmazın fiilen el atılmayan ancak 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki kısıtlama nedeniyle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle, usulden reddine karar verilmiş ise de;
Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 20.12.2018 tarihli 2016/181 - 2018/111 E/K sayılı kararı ile "Kamulaştırma Kanunu'nun ek 1. maddesinin " Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanun'un geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1/6 sayılı kararı ile Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki durumu sorulduktan sonra, kamuya özgülenen bir alan bulunup bulunmadığı tespit edilerek, kamuya özgülü alan var ise; davaya bakmanın Adli Yargının görevi dahilinde olduğu kabul edilerek, işin esasına girilip, sorumlu idare tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden,
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/231 Esas, 2020/568 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, davacı şirketten peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 02.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.