11. Hukuk Dairesi 2018/2807 E. , 2019/7508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nce verilen 14/04/2016 gün ve 2013/127 - 2016/38 sayılı kararı onayan Daire"nin 13/03/2018 gün ve 2016/8858 - 2018/1925 sayılı kararı aleyhinde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Asıl davada, davacı vekili, müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli "KRD GROUP", "KRD HOLDİNG", "KRD/KARDEN" ve "KRD" ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının "KRD GROUP" ibaresini markasal olarak kullanması sebebiyle ihtarname gönderilmesine rağmen tecavüze devam edildiğini ileri sürerek, marka haklarına yapılan tecavüzün tespitine ve men"ine, 10.000 TL itibar kaybı tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada marka hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır gerek Türkiye"de gerekse dünyada tatil hizmeti, devre tatil, devre mülk, sağlık turizmi ve otelcilik alanlarında faaliyet gösterdiğini, davacı gibi inşaat sektöründe değil turizm ve tatil sektöründe çalıştığını, haksız rekabetin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiş, birleşen davada ise davalının sadece inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, buna rağmen "KRD" ibareli markaları kötüniyetle 43. sınıf yönünden de tescil ettirdiğini, oysa 43. sınıf hizmetlerde müvekkilinin öncelik hakkının bulunduğunu ileri sürerek birleşen davanın davalısına ait "KRD" ibaresini ihtiva eden markalarının öncelikle tüm sınıflar, aksi halde 43. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, birleşen davanın reddine, asıl davanın kısmen kabulü ile, davalının davacının markalarına yaptığı tecavüzün men"ine ve ref"ine, itibar tazminatı talebinin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Birleşen dava, marka hükümsüzlüğü, asıl dava ise marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi ile tazminat istemine ilişkin olup mahkemece öncelikle birleşen dava incelenip birleşen davanın reddine, asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, birleşen dosya davacısının uyuşmazlık konusu ibareyi işletme adı ve markasal olarak kullandığı, ancak piyasada maruf hale getirecek nitelikte bir kullanımının bulunmadığı, birleşen dosya davacının markasal kullanım tarihleri ile davalının tescil başvuru tarihinin yakın olduğu, marufiyet koşulunun oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece de bilirkişi raporundaki bu görüşe itibar edilerek birleşen davanın reddine karar verilmişse de, dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK"nın 8/3. maddesinde, tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen markanın, tescil başvurusundan veya başvuruda bulunan rüçhan hakkından önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ya da belirtilen işaretin, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını vermesi halinde tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre, itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılarak işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olması hak sahibine tescilsiz işaretinin korunmasını sağlayan ve nispi ret nedeni teşkil eden tescile itiraz hakkı sağlayacaktır.
Birleşen davada davacı, 43. sınıf hizmetler yönünden öncelik hakkının bulunduğunu ileri sürmüş, birleşen dava davalısı ise adına tescilini sağladığı halde bu hizmetler yönünden bir kullanımının bulunduğu iddia ve ispat etmemişir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği ve dosyaya sunulan delillerde görüldüğü üzere birleşen dosya davacısı, hükümsüzlüğünü istediği marka başvurusundan önce "KRD GROUP" ibaresini ilanları suretiyle markasal olarak kullanmış olup kullanıma konu ettiği hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 8/3. maddesi kapsamında tescile itiraz hakkını kazandığı nazara alınarak birleşen dava ile asıl davanın buna göre değerlendirmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, asıl dava davalısı, birleşen dava davacısı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 13.03.2018 tarihli 2016/8858 Esas- 2018/1925 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, kararın asıl dava davalısı- birleşen dava davacısı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 13.03.2018 tarihli 2016/8858 Esas- 2018/1925 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, kararın asıl davada davalı- birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyen asıl davada davalı-birleşen davada davacıya iadesine,
26/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.