Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/3253
Karar No: 2021/2615
Karar Tarihi: 15.03.2021

Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği - resmi belgede sahtecilik - nitelikli dolandırıcılık - görevi ihmal - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/3253 Esas 2021/2615 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2019/3253 E.  ,  2021/2615 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, görevi ihmal
    HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması

    I-Sanık ... hakkında görevi ihmal suçundan verilen hükmün açıklanmasınını geri bırakılması kararına yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK‟nin 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp itiraz yoluna tabi olduğundan; sanık müdafinin temyiz talebinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile merciinde incelenmek üzere dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
    II-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesinde ;
    Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek Mahkemece kabul ve takdir kılınmış; katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan hükmün ONANMASINA,
    III-Sanık ... hakkında kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;

    Iğdır Devlet Hastanesinde KBB uzmanı olarak görevli sanığın, gerçeğe aykırı reçete ve sağlık kurulu raporu tanzim ederek imzalamak suretiyle zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul edilen kamu davasında; sanığın aşamalardaki savunmalarında suçlamaları kabul etmediği, Iğdır’da zorunlu mesleki görev için ilk defa çalıştığını, medikal işiyle uğraşan diğer sanıkların zaman zaman hastaneye tanıtım amaçlı geldiklerini kendilerini bu vesile ile tanıdığını, sahteliği iddia olunan sağlık kurulu raporlarında ve reçetelerde bir kısım hastalara ameliyatlarda kullanılmak üzere “2 adet endotak arista” isimli ilaç kullanılacağı, bir kısım hastalara ise “2 adet aırflo vest tall crown eğri uçlu koter temini uygundur “ şeklinde yazdığını, malzeme adlarını diğer sanıkların söylediği şekilde yazdığını, tecrübesiz doktor olması ve ilk görev yeri olması nedeniyle diğer sanıkların kendisini kandırabileceğini düşünmediğini hastalarına aldırılan malzemeler kullanılarak ameliyatların titizlikle yapıldığını, diğer sanıklarla menfaat ilişkisi kurmadığını, enfeksiyon riski ve alet aşınması nedenleriyle iki adet malzemeye ihtiyaç olduğu beyan ettiği, diğer sanıklar ise aşama beyanlarında, doktor sanık ile aralarında geçmişe dayalı tanışıklığın ve maddi bir menfaat ilişkinin olmadığını, malzeme tanıtımları yaptıklarını, reçeteler ve raporlarda yazan “airflo vest tall crown eğri uçlu koter” malzemesinin set halinde iki adet satıldığını, malzemenin kutusunda bu şekilde yazdığını beyan ettikleri, 26.07.2010 tarihli bilirkişi raporu, 17.07.2012 havale tarihli bilirkişi heyeti raporu, 17.09.2010, 08.10.2010 tarihli Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu disiplin soruşturması raporlarına göre, suça konu reçete ve sağlık kurulu raporlarda yazan “endotak arista” isimli ilacın iki farklı ilaç olduğu, “arista” nın kanama durdurucu olarak, “endotak”ın ise kardiyolojide kullanılan bir elektrot olduğu, “airflo vest tall crown eğri uçlu koter “in de aynı şekilde iki ayrı malzeme olduğu,”airflo vest tall crown” un beyin cerrahisi ve ortopedi de kullanılan bir cihaz olduğu, “eğri uçlu koterin” ise kesme, doku ayırma, kanama kontrolünde kullanıldığı, hastalara konulan teşhis sonucunda koter kullanılabileceği, her hastanede koter ucu bulunduğu, steril edilerek kullanılabileceği, her hastadan ayrı ayrı koter istenilmesinin rutin uygulama olmadığı, “endotak arista” istenen hastalardan bir tanesinde ise kullanılıp kullanılıp kullanılmadığının bilinmediği, diğer hastada ise cerrahi öncesi bir malzemenin istenilmesine gerek olmadığı, muayene edilerek ameliyatına karar verilen hastaların sağlık karnelerine “eğri uçlu koter” veya “arista” yerine “ airflo vest tall crown eğri uçlu koter” ve “endotak arista” ibareleri yazan, hastalarını diğer sanıkların firmalarına yönlendiren, yine bir ameliyat için gerekli bir “eğri uçlu koter” yeterli iken bütün hastalarından ikişer adet isteyen, “arista” yazdığı hastaların ameliyatları göz önüne alındığında ise kanamayı durdurucu bir malzeme olan bu malzemeye gerek yok iken bu malzemeden ikişer adet istendiği, doktor sanığın medikalci diğer sanıklar ile menfaat ilişkisi içerisinde oldukları iddiasını destekleyecek, dinleme kaydı, para alışverişini gören şahit vb. somut deliller bulunmadığının, 2007 yılında Iğdır Devlet Hastanesi’ne sanığın ameliyatta kullandığı cihaza herhangi bir aksesuar alınmadığının belirtildiği, müşteki ve katılanların beyanlarında ise doktor sanığın ameliyatları gerçekleştirdiği, tanık ... ise sanık doktorun ameliyatta kullanacağı medikal malzemesinin ismini yazarken yanlış literatür kullandığını, kastedilenin cihaz değil ucu olduğunu kendisine söylediği, tanık doktor ...’in ise “koter” in cerrahi müdahalede kullanıldığını, medikalci sanıklar tarafından hastalara verilen aletlerin hastaneye set olarak alındığını, tek tek de alınabileceğini beyan ettiği, 02.09.2010 tarihli firma yazısına göre, hastane demirbaşına bağlı olarak kullanılan ve hastalara verilen “elektro koter “ in steril olarak bir çok defa kullanılabileceği, normal şartlar altında bir ameliyatta bir tanesinin yeterli olduğu, tek olarak satıldığının belirtildiği, dosya arasındaki analiz şemasına göre, sanıkların birbirleriyle telefon görüşmelerinin bulunduğu ancak içeriğe ilişkin bir bilginin yer almadığı ayrıca sanık tarafından düzenlenen suça konu reçete ve sağlık kurulu raporlarındaki malzemelerin medikal malzeme ticareti yapan diğer sanıklar tarafından düzenlenen faturalara da aynı şekilde yazıldığının anlaşılması karşısında, uzman doktor olarak ilk görev yerinde çalışmaya başlayan ve sahtecilik kastıyla hareket ettiği belirlenemeyen medikal firma sahipleri ile sanığın, aralarında maddi bir ilişki bulunduğuna dair delilin de bulunmadığı ancak medikal firma sahiplerine yönlendirdiği hastaların reçete ve sağlık karnelerine gerçeğe aykırı malzeme/ilaç yazma eyleminin, ilgili kurumlarca ödenen katkı payının doğması, bu şekilde medikal firma sahiplerinin menfaat sağlaması ve kamu zararına da neden olunması hususları dikkate alınarak görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun‘un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sübut bulan "görevi kötüye kullanma" suçu için yasada öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve aynı Kanunun 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak bu hususta karar verilmesi mümkün olduğundan, kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
    IV-Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafii, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının, sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;

    A) Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;
    Sanığa yüklenen "resmi belgede sahtecilik" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun‘un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun‘un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
    B)Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine ancak;
    1-Medikal işiyle uğraşan sanıkların doktor olan diğer sanık ile iştirak halinde hareket ederek kamu kurumu zararına değişik zaman dilimlerinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında zincirleme olarak dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını işledikleri iddia olunan kamu davalarında dolandırıcılık suçunun mağdurunun bu faturaların ibraz edildiği kamu kurumları olduğu kabul edilerek, kamu kurumu sayısınca ve her bir kamu kurumuna ibraz edilen belgenin birden fazla olması nedeniyle de zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiş ise de sağlık hizmetlerinin mahiyeti ve önemi gereği bu harcamaların muhatabının doğrudan Devlet olduğu ve söz konusu ödemelerin müşteki ve katılanların çalıştıkları kurumlara hazine tarafından ödenek sağlanması ile karşılandığı, katılan ve müştekilerin çalıştığı kurumların ödemelerin yapılması için aracı oldukları ve suçtan doğrudan zarar görmedikleri, suçtan zarar gören ve mağdur olan kurumun hazine olduğu, ancak faturaların birden fazla farklı kuruma farklı tarihlerde ibraz edilmesi nedeniyle eylemin TCK’nın 158/1-d-e maddeleri kapsamında zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, sanıkların güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve elde edilen menfaat dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, mağdur ve katılanların çalıştıkları kurumlar ayrı ayrı mağdur kabul edilerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
    2-Kabule göre de;
    a)Milli Eğitim Müdürlüğüne yönelik kamu kurumu zararının ... tarafından giderilmek için taksitlendirildiği, iştirak halinde işlenen suçlarda TCK’nin 168. maddesi gereğince ödeme yapmayan diğer sanık ... hakkında etkin pişmanlıktan yararlanma ve zararı giderme iradesi bulunup bulunmadığı açıkça belirlenmeden, ayrıca il emniyet müdürlüğüne ve il jandarma komutanlığına yönelik kamu zararının sanık ... tarafından giderildiği de gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK.nin 168. maddesinin uygulanması,
    b)İl emniyet müdürlüğüne yönelik eylem nedeniyle oluşan kamu zararının 29.04.2011 tarihinde açılan kamu davasından sonra 17.02.2012 tarihinde giderildiği gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK‘nın 168/2. maddesi yerine 168/1. maddesinin uygulanması,
    c)Sanıklar hakkında il defterdarlığına yönelik kamu zararı nedeniyle ayrıca hüküm kurulmuş ise de; 17.07.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ve dekontu dosya içerisinde bulunan il defterdarlığına ait 6.810,27 TL zarar ve ödemenin il jandarma komutanlığının kamu zararının ana para ve faizi olduğu, sanıkların il defterdarlığına yönelik ayrıca evrak ibraz etmediği ve kurumca ödeme yapılmadığı gözetilmeden il deftardarlığı mağdur kabul edilerek fazla ceza tayini,
    d)1136 sayılı Kanun"un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesinin 14. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı,
    e)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafii, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi