5. Ceza Dairesi 2014/8501 E. , 2017/3114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suç tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı Balıkesir Bölge Müdürlüğünde kadastro teknikeri olarak görev yapan ve Tapu Müdürlüklerine yazılan vakıf şerhinin kaldırılmasına ilişkin yazıyı hazırlama görevi de bulunan sanığın, şikayetçiye ait 167 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki şerhin, şikayetçinin müracaatı üzerine, aynı birimde görevli başka bir tekniker tarafından kaldırılmasına ilişkin yazı Bandırma Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderildikten ve tapu kaydından bu şerh kaldırıldıktan sonra şikayetçiyi arayıp, laptop ihtiyacı olduğundan bahisle 2.000 TL verdiği takdirde tapu kaydındaki şerhin kaldırılması hususunda gerekli işlemleri yapacağını ifade ettiği, ancak şikayetçinin sanığın bu talebinden önce haricen yaptığı araştırma neticesinde tapu kaydındaki şerhin kaldırıldığını öğrendiği ve şikayeti üzerine kendisinden 2.000 TL parayı alırken kolluk görevlilerince suçüstü yakalandığı anlaşılan somut olayda sanığın eyleminin hukuki niteliğinin değerlendirilmesine gelince;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği,
Yine, 5237 sayılı TCK"nın rüşveti tanımlayan 252. maddesinde suç tarihinden önce 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik neticesinde, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının da rüşvet suçu kapsamına alındığı,
Somut olayın oluş şekline göre sanığın öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere Yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan davranışının bulunmadığı, bu itibarla cebri irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, şikayetçinin kendisinden istenen menfaatin haksız olduğunu bilmesi nedeniyle ikna suretiyle irtikap suçundan da bahsedilemeyeceği, keza yapılan ya da yapılması istenilen iş sanığın görev alanına girmekte ise de, sanığın haksız menfaat talebinde bulunduğu tarihte mağdur tarafından rüşvete konu işin gerçekleştiği bilindiğinden rüşvet suçunun maddi konusunun olayımızda gerçekleşmediği, öte taraftan TCK"nın 30. maddesinin gerekçesinde de ifade edildiği üzere kast, suçun kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olup, bu unsurlara ilişkin bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi sahibi olunması durumunun ise, maddî unsurlarda hata olarak adlandırıldığı, böyle bir hatanın kastın varlığına engel olacağı, failin bilgisi gerçeğe uysa idi işlediği fiilin haksızlık teşkil etmeyeceği ve bu nedenle hata hâlinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmenin mümkün olmayacağı, buna karşılık somut olayda gerek fiil gerekse kural üzerinde hataya düşmediği gibi, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya da düşmediği, ancak mağdur tarafından taşınmazı üzerindeki vakıf şerhinin kaldırılması hadisesinin sanığın kendisinden haksız menfaat istediği tarihten evvel öğrenilmesi sebebiyle, bu durum fail tarafından bilinmese de, irtikap ve özellikle rüşvet suçunun maddi konusunun somut olayda bulunmadığı, günlük hayat tecrübelerine göre de, sanığın hareketinin sonuçsuz kalmasının büyük bir ihtimal içinde olduğu ve ortada elverişli hareketin bulunmadığı anlaşıldığından, sanık tarafından rüşvet ve irtikap suçları açısından işlenemez suçun mevzubahis olduğu ve sanığın bu suçlardan ve bu suçlara teşebbüsten dolayı cezalandırılamayacağı, diğer yandan görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu için norma aykırı davranışın yeterli olmadığı, objektif cezalandırma şartlarından birinin gerçekleşmesi gerektiği ve objektif cezalandırma şartı öngörülen suçlarda teşebbüs hükümlerinin uygulanamayacağı ile olayımızda sanığın mağdurdan parayı alırken suçüstü yakalandığı hususları da gözetildiğinde, sanığın norma aykırı eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu da oluşturmayacağı, disiplin hukukunun konusunu oluşturacağı sonuç ve kanaatine varıldığından, delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan, yerinde görülmeyen O yer Cumhuriyet Savcısı ile katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 12/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.