15. Hukuk Dairesi 2015/3086 E. , 2015/5051 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Gaziantep 3. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :27.05.2014
Numarası :2012/698-2014/523
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ve davalıya verilen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle açılmış, mahkemece ıslah da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında imzalanan 26.10.2011 tarihli sözleşme ile davalı, davacıya ait su deposunun "epoksi boya ve zemin kaplama imalâtının yapımı işini üstlenmiştir. Anılan sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davada, sözleşme bedelinin 17.000,00 TL olduğu, davalı yükleniciye sözleşme bedeline karşılık olarak verilen toplam 8.000,00 TL"lik iki adet çekin davalı tarafından tahsil edildiği, kalan 9.000,00 TL"lik bölüm için düzenlenen bir adet çekin davalıda olup tahsil zamanının gelmediği, davalı yüklenicinin yaptığı işin "sözleşme ile amaçlanan durumu yaratmadığı, işin usulüne uygun biçimde yerine getirilmediği" bu durumun Oğuzeli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/20 D. iş nolu tespit dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporu ile de tespit ettirildiği, bilirkişi raporunda, mevcut haliyle sözleşme ile taahhüt edilen sonucu sağlamayan kaplamanın istenilen sızdırmazlığı sağlayabilmesi için 5.500,00 TL maliyet belirlendiği, yine suyun su deposunu zemin ve yan duvarları tarafından emilmesi nedeniyle su kaybından dolayı 2.000,00 TL zarar oluştuğunun tespit edildiği, bunun yanında su deposuna bitişik, ayrı bir bölümde suyun pompalanması için kullanılan "hidrofor pompa ve ekleri ile kumanda panosunun" suyun sızması yüzünden tahrip olması nedeni ile meydana gelen zararın da 3.079,80 TL olduğu ileri sürülerek oluşan toplam 10.579,80 TL"lik zarar nedeni ile bedelsiz kalan davalının elindeki 9.000,00 TL"lik çek sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine ve kalan 1.579,80 TL"nin tahsiline karar verilmesi istenmiş, davacı vekili 23.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile su kaybı nedeniyle uğradığı zarar karşılığı istediği 2.000,00 TL"yi 3.550,00 TL arttırarak 5.550,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davacı tarafça davalı yüklenicinin işi ayıplı yapması nedeni ile "hidrofor pompa ve ekleri ile kumanda panosunun" hasar gördüğü belirtilerek dava dışı O.. İnşaat Limited Şirketi tarafından düzenlenmiş 10.07.2012 tarihli 3.079,80 TL"lik fatura dosyaya ibraz edilmiştir. Bu faturada yazılı 3.079,80 TL"lik tutarın ayıp nedeni ile uğranılan zarar olduğu ileri sürülmüştür. Oysa davalı yüklenici tarafından davaya tümden karşı çıkılarak davanın reddi istenilmiştir. Yine 07.05.2015 tarihli Dairemizin geri çevirme kararı üzerine getirtilen Oğuzeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/20 D. iş sayılı tespit dosyasından alınan bilirkişi raporunda, pompa ile ilgili hasar iddiası ve tespiti olmadığı gibi fatura dışında davacı tarafça pompa hasarı yönünden dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Faturanın da her zaman üçüncü kişilerden temini mümkün olduğundan mahkemece, kanıtlanamaması sebebiyle pompa hasarının ayıp nedeniyle uğranılan zarara dahil edilmesi doğru olmamıştır.
Ayıp, ayıbın giderilme bedeli ile ayıplı imalât sonucu uğranılan zarar (su kaybı) yönünden yapılan incelemeye gelince;
Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıp, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca göre eserde olması gereken bazı niteliklerin bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 360. maddesinde ayıp halinde iş sahibinin hakları gözetilmiştir. Buna göre yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı ve nısfet kaidesine göre kabul edemeyeceği derecede ayıplı ve sözleşme şartlarına aykırı olması halinde iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği, ayıbın bu derecede önemli olmaması halinde bedelde tenzil ve eğer aşırı bir masraf gerektirmiyorsa onarım masraflarını isteyebileceği ve her üç halde de yüklenicinin kusurunun bulunması halinde ayıptan doğan zararları isteyebileceği kabul edilmiştir.
Somut olayda, davacının Oğuzeli Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/20 D. iş dosyası üzerinde yaptırdığı delil tespiti davalının yokluğunda gerçekleştirildiği gibi delil tespit rapor ve kararı da davalıya tebliğ edilmemiştir. Mahkemece de delil tespit dosyası getirtilerek buradaki bilirkişi tarafından saptanan bulgulardan hareket edilerek, imalâtın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği ve belirlenecek niteliğine göre tespit tarihi itibariyle ayıbın giderim bedeli ile ayıbın ortaya çıkmasında yüklenicinin kusurlu olması sebebiyle davacının talep ettiği uğranılan su kaybı zararı yönünden konusunda uzman bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmamıştır. Mahkemece sadece su kaybı zararı yönünden dosya üzerinden veteriner hekim bilirkişiye inceleme yaptırılarak 14.06.2013 tarihli rapor alınmışsa da, su kaybı zararının saptanmasında veteriner hekimin uzman olmadığı ortadadır. Mahkemece yokluğunda yapılıp davalıya tebliğ edilemeyen ve davalı tarafından da kabul edilmemiş bulunan delil tespit raporuna ve su kaybı zararına ilişkin olarak konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan rapora dayanılarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde mahkemece, yeniden seçilecek konusunda uzman teknik bilirkişilerden, tespit dosyasındaki bulgular dikkate alınarak imalâtın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise, sözleşmeye ve işin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 360. maddesi hükmüne göre, ayıbın niteliği, ayıbın kabule icbar edilemeyecek ve eserin (yapılan işin) reddini gerektirir nitelikte olup olmadığı, ayıp bu derecede önemli değilse bedelde tenzili gereken miktar veya onarım, mümkün ise onarım masrafları ile ayrıca imalâtın ayıplı olması sonucu ayıbın oluşumunda yüklenicinin kusurlu olması nedeniyle su kaybı zararı olup olmadığı ve miktarı konusunda gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak (davacı tarafından kanıtlanamayan su pompasındaki hasar sonucu oluştuğu iddia edilen zarar katılmaksızın) sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.
Kabul şekli itibariyle de, mahkemece hüküm altına alınan alacağa davalı tarafından düzenlenen faturanın tarihi olan 09.12.2011"den itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Eser sözleşmelerinde fatura, yapılan iş karşılığı iş sahibinin borçlandığı tutarı göstermek üzere yüklenici tarafından iş sahibine verilen ticari bir belgedir. Mahkemece, yüklenicinin düzenlediği fatura tarihinde, iş sahibinin belirlenen alacağı yönünden yüklenicinin temerrüde düştüğünün kabulü yasal olmayıp hukuki dayanaktan yoksundur. Borçlunun ayrıca ve usulen temerrüde düşürülmesi gerekir. Temerrüt, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 101/I. maddesi uyarınca alacaklı tarafından borçluya keşide edilen yöntemine uygun ihbarname ile tanınan sürenin sonunda, aynı maddenin 2. bendine göre de taraflarca kesin vade kararlaştırılmış ise kararlaştırılan tarihte aksi takdirde ise temerrüd dava ve ıslah tarihlerinde oluşur. Somut olayda davadan önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı gibi kesin vade de bulunmadığından hüküm altına alınan alacağa dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi yerine temerrüde esas teşkil etmeyen fatura tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.