Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 1.İş Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 11.06.2009 gün ve 2005/646 E-2009/446 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 14.02.2011 gün ve 2009/12967 E.-2011/1582 K. sayılı ilamı ile;
(...Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10.maddesidir. Anılan Yasanın 6.maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; tespite konu çalışmalara ilişkin olarak taraflarca sunulanların dışında herhangi bir belge veya kanıt mevcut ise dosyaya katılıp, yazılı belgelerin aksinin eşdeğerde delillerle kanıtlanması gereği üzerinde durularak, yazılı belge ibraz olunamayan çalışma süreleri yönünden, o dönemde sigortalı ile birlikte çalışan ve işyeri kayıtlarında adı bulunan kişilerin somut bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bu nitelikte tanık bulunamadığı takdirde, komşu işyeri çalışanı veya işyeri sahipleri ile çalışmaya ilişkin bilgisi bulunan kişilerin tanıklıklarına başvurularak, yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılıp, uyuşmazlık konusu yönler, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, tüm kanıtlar değerlendirilerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 506 sayılı Kanun"un 79/10.maddesine dayalı hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, 21/06/2002-01/11/2004 tarihleri arasındaki dönemde davalı Kemal Yaşarsoy’a ait işyerinde sürekli çalışmasının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, yukarıya metni alınan gerekçe ile bozulmuştur. Direnme kararını temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Mahkemece eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği,toplanan delillere ve özellikle bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi