14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/259 Karar No: 2018/473 Karar Tarihi: 22.01.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/259 Esas 2018/473 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyası (eski haline getirilmesi) için yapılmıştır. Davacı, bir taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve bu uygulamanın iptal edildiğini belirterek, kadastral parsele dönülmesini istemiştir. Mahkeme, davayı kabul etmiş ve taşınmazın kadastral mülkiyet durumunun ihyasına karar vermiştir. Ancak, daha sonra yapılan incelemede, sadece taşınmazın sınırları kapsamında kalan ve imar uygulaması ile üzerinde oluşturulan alanların sicil kayıtlarının iptali ile kadastral parselin ihyası mümkün olabileceği belirtilmiş ve mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri: Tapu Sicil Kanunu'nun 1, 20, 21, 23, 24, 48, 52/1; Medeni Kanun'un 706, 707, 709; Türk Medeni Kanunu'nun 1025. maddesi.
14. Hukuk Dairesi 2016/259 E. , 2018/473 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.03.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı 537 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ... Belediye Encümeninin 13.01.1995 tarih, 64 sayılı kararı ile imar uygulamasına tabi tutulduğunu, anılan imar uygulamasının Sakarya 1.İdare Mahkemesinin 1995/2455 E. - 1998/566 K. sayılı ilamıyla iptal edildiğini bu nedenle 537 ada 20 parselin ihyası ile eski hale getirilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulü ile 537 ada 20 parselin ihyasına, kadastral parsele dönülmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Somut olaya gelince; 537 ada 20 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselleri oluşturulduğu, bunlardan 3265 ada 1 sayılı imar parselinin 13.01.1995 tarihinde şuyulandırılması ile davacıların mirasbırakanı adına tescil edildiği ne var ki anılan bu imar düzenlemesinin Sakarya 1.İdare Mahkemesinin 1995/2455 E. - 1998/566 K. sayılı ilamıyla iptal edildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde imar parsellerinin sicil dayanağının idari yargıda iptali ile yolsuz tescil durumuna düştüğü gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Ne var ki kadastral parselin ihyası ancak sınırları kapsamında kalan ve imar uygulaması ile üzerinde oluşturulan alanların sicil kayıtlarının iptali ile mümkün olabileceği dikkate alınmadan yazılı olduğu üzere infaza elverişsiz şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hal böyle olunca öncelikle ihyası talep edilen 20 sayılı kadastral parselin sınırları kapsamında kalan alanların ( imar parselleri, yol, park vs) yerinde keşif yapılmak suretiyle belirlenmesi ve bu alanlarda davada taraf olmayan imar parsel malikleri var ise anılan bu imar parsel malikleri hakkında aynı şekilde kadastral parselin ihyasına yönelik dava açmak üzere davacı tarafa süre verilmesi, açıldığı takdirde iki davanın birleştirilmesi ondan sonra toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcının maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.