7. Hukuk Dairesi 2013/16513 E. , 2014/1082 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ordu İş Mahkemesi
Tarihi : 20/12/2012
Numarası : 2012/519-2012/664
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı işyerinde 2006 yılından itibaren 10/03/2008 tarihine kadar pazarlama elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin haksız olarak sona erdirildiği, işten ayrıldıktan sonra ilk işe girerken kendisinden alınan teminat senedine 17.000,00 TL bedel konularak icraya konulduğunu, davalıya herhangi bir borcunun olmadığını, üstelik borcun sebebi olarak da malen kaydının bulunduğunun ancak davalının kendisine herhangi bir bu senedi düzenlemesini gerektirecek mal tesliminde bulunulmadığını, aralarında hizmet akdinden başka bir hukuki ilişki bulunmadığından bahisle hakkında yapılan Ordu 2.İcra Müdürlüğünün 2008/1829 sayılı icra takip dosyasındaki borç yönünden borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının yanında pazarlama elemanı olarak çalıştığı dönemde kendisine teslim edilen malların dağıtımını yapıp bedellerini tahsil etmesine rağmen kendi yaranına kullandığını işyerine teslim etmediğini, hakkı olmadığı halde fiyat indirimi yaparak işyerini 17.000,00 TL zarara uğrattığını bu nedenle takibe konu senedin kendisi tarafından düzenlenerek verildiğini, davacıya dağıtım için teslim edilen mallar nedeniyle bu zararın oluşması nedeniyle senette “malen” kaydının bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davaya ve takibe konu senedin "malen" kaydı içerdiği ve senedin, davacının davalıya ait iş yerinden çıkartıldığı tarihten sonraki tarihte düzenlendiği, davalı yanca senedin "malen" kaydına uygun olarak davacıya senet tutarı kadar bir mal veya hizmet verilmesine dair dosyaya her hangi bir delil ve belge ibraz edilmediği, kaldı ki davalı vekilinin bu yönde bir iddia ve savunmasının da bulunmadığı, davalı vekilinin senedin düzenlenmesine ilişkin ileri sürdüğü savunma senedin içeriği ile bağdaşmadığı, davalı tanıklarının beyan ve anlatımları da davacı iddiasını doğrular mahiyette olduğu, belirlenen tüm bu nedenlerle sübut bulan davanın kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine takibin iptaline ve icra inkar tazminatının davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında pazarlama elemanı olarak çalışması nedeniyle bir para ilişkisinin bulunduğu ve davacının dağıttığı malların bedelini tahsil yetkisinin olduğu sabittir. Davalı, davacının bu yetkisini kötüye kullanarak tahsil ettiği paraları kendisine mal etmek suretiyle şirketi zarara uğrattığını savunarak, dosyaya iş yaptığı işyerinden alınmış hesapların karşılaştırılmasına dayalı mutabık olunup olunmadığına dair belgeleri sunmuştur.
Yine taraflar arasında davacının müştekisi bulunduğu Ordu 2 Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/402 Esas, 2010/102 Karar sayılı dava dosyasında, 25.4.2008 tarihinde yani davacının işten çıkışından yaklaşık 1.5 ay sonra, davalı işyeri temsilcisi olan sanık F.. K.. D..’nun, davacı R.. İ..’ye, hakaret ve darp suçundan açılan davada F..K.. D.. "Davacının zimmetine geçirdiği parayı kendisinden tahsil etmek istedim oyaladı, karşılaşınca tartıştık o sırada sopa ile vurdum" şeklinde beyanda bulunmuş ve para cezası ile cezalandırılmış, ceza kesinleşmiştir.
Davacı tanıklarından H.. B..’in mahkeme huzurunda verdiği ifadesinde “Benim ve davacının çalıştığı dönemde davalı şirkette 20-24 kişi işçi olarak çalışıyordu. Hepsinden senet alınmıştı. Bildiğim kadarıyla sadece davacının verdiği senet alıkonuldu. Başka herhangi birinin senedi ile ilgili işlem yapılmadı” beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında iş ilişkisinden kaynaklanan parasal konularda sorunun varlığı açıktır. Mahkemece bu husus üzerinde hiç durulmamıştır.
Yapılacak iş, davacının çalıştığı dönemde ortaya çıkan parasal sorunun, gerekirse davacının ticari kayıtları üzerinden inceleme de yaptırılarak ve sunulan -mutabık olunup olunmadığına dair- müşteri işyerlerinin kayıtları da getirtilerek yapılacak inceleme ile bir zararın oluşup oluşmadığı konusunda rapor almak, bir zarar varsa miktarı belirlenip takip konusu ile karşılaştırmak, bir fazlalık sözkonusu ise bu miktarla bağlı olarak menfi tespit kararı verilmesinden ibarettir.
Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.