20. Hukuk Dairesi 2015/10653 E. , 2017/102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 28.02.2013 havale tarihli dilekçe ile ; müvekkilerine ırsen intikal eden ... ilçesi, ... mevkiinde bulunan 34 Cilt, 57 Sayfa, 220 Sıra nolu tapulu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu belirterek orman sınırları dışına çıkarılması ve müvekkilleri adlarına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davacılar vekilinin verilen kesin süre içinde davacılardan ..."e ait vekaletnameyi sunmadığı, dava ettiği yerin ada parsel numarasını bildirmediği gerekçesiyle davanın ... yönünden HMK"nın 77/1, diğer davacılar yönünden HMK"nın 119/1-ğ-2. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; Kadastro Kanunları tasfiye niteliğinde kanunlar olup, uyuşmazlıkların uzun süre askıda tutulmasını önlemek ve biran evvel sonuçlandırmak amacını taşımaktadırlar. Bu nitelikleri gereği kadastro mahkemelerinde basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkeleri benimsenerek yargılama usûlü de 3402 sayılı Kanunun 28 ve 29. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu sebeple kadastro mahkemelerinde özel yasa olan Kadastro Kanunu uygulanacaktır.
3402 sayılı Kanunun 29/2. maddesinde "Bir mirasçı diğerlerinin muvafakatı olmadan dava açabilir ve yalnız başına davaya devam edebilir." hükmüne yer verilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 11/2 ve 3. maddesinde de hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından ... aleyhine, ... tarafından ise hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler taraf gösterilerek orman kadastrosuna itiraz davası açılabileceği belirtilmiştir. Anılan maddedeki hak sahipliği kavramı, 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/j maddesinde, "Sahiplilik; kişilerin taşınmazlar üzerindeki mülkiyet iddialarını her türlü geçerli resmi belge ve kayıtlarla ispatlamaları halidir.” şeklinde tarif edilmiştir. Buna göre, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi ile Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/j maddesi birlikte değerlendirildiğinde, orman kadastrosunun iptali davası açabilmek için taşınmazda hak sahibi olmanın yeterli görüldüğü, ayrıca taşınmazdaki bütün hak sahiplerinin birlikte dava açmaları gerektiği yönünde kısıtlayıcı bir düzenlemenin getirilmediği sonucuna ulaşılmaktadır. Eldeki dava, orman kadastrosuna itiraz olup tapu kaydı, ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tüm mirasçılar yararına olan istekle açıldığına göre tapu malikleri ve mirasçıların tamamı tarafından dava açılması şart olmayıp bir tanesi dahi tüm mirasçılar adına dava açabilir.
Diğer taraftan 3402 sayılı Kanunun 28/2. maddesinde "Davacı gerçek ve tüzel kişiler, dava sebep ve delillerini dilekçelerinde bildirmek zorundadır. Dilekçede bu husus bildirilmemiş ise hâkim gönderilecek davetiye ile dava sebep ve delillerini bildirmesini davacıya tebliğ eder. Davacı, ilk duruşma oturumuna kadar dava sebep ve delillerini dilekçe ile veya ilk oturuma gelmek suretiyle
bildirmez ise
hâkim, davanın açılmamış sayılmasına ve tespit gibi tescile karar verir. Bu hüküm davetiyede açıkça belirtilir. 30. maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.”
Aynı Kanunun 29/1. maddesinde ise "Kadastro mahkemesinde gelmeyen tarafın yokluğunda duruşma yapılır. Taraflardan hiç biri gelmez ise dosya işlemden kaldırılmaz. Hâkim, toplanması mümkün olan delilleri inceler ve 30 uncu madde hükmünce işi karara bağlar." hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında dava dilekçesinde dava edilen yerin belirtilmemesi, dava sebep ve delillerinin bildirilmemesi halinde 3402 sayılı Kanunun 28/2. maddesinin uygulanacağı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde dava ettiği yerin mevkisini, dayandığı tapu kaydını bildirdiğinden çekişme konusu taşınmazın ada ve parsel numarasının bildirilmemiş olması sonuca etkili olmayıp, taşınmaz başında yapılacak keşifle davaya konu yer duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenecektir.
Bu durumda kadastro mahkemesinde görülmekte olan orman kadastrosuna itiraz davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu iç içe ve birlikte uygulanması gerekirken genel mahkemelerde uygulanan 6100 sayılı HMK"nın 77/1 ve 119/1-ğ-2. maddeleri uyarınca işlem yapılıp davanın açılmamış sayılmasına karar verilemesi isabetsizdir.
O halde mahkemece tarafların dayandıkları delil ve belgelerin getirtilip taşınmaz başında keşif yapılarak dava edilen taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun şekilde belirlenmesi, oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken usûl ve kanuna aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/01/2017 günü oy birliği ile karar verildi.