Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4473
Karar No: 2016/19
Karar Tarihi: 11.01.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/4473 Esas 2016/19 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/4473 E.  ,  2016/19 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : ... Asliye Ticaret Mahkemesi


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirketin, ortaklarından ... vasıtasıyla, davalı şirkete vermiş olduğu sağlık hizmetleri neticesinde tanzim ettiği toplam 8 adet fatura nedeniyle davalıdan 91.651,20 TL asıl alacak, 6.706,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.357,87 TL alacaklı olduğunu, fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/27993 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz etmesi neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, faturaya dayalı alacak iddiasında faturanın muhataba gönderilmesi, teslim edilmesi ve muhattabın ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde dahi hukuki ilişkinin yazılı sözleşme ile ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafça henüz cari hesap ilişkisi sona erdirilmeden takibe geçildiğini, bu suretle borçlu sıfatı bulunmayan davalıdan, icra inkar tazminatı, işlemiş faiz ve icra takibinden sonra faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu, talebin dava dışı ..."ın işçilik alacaklarına ilişkin olması nedeniyle görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; HMK"nın 222. maddesi gereğince; takip tarihi itibariyle davacı ve davalı şirketin ticari defterlerindeki kayıtların birbirini teyit ettiği tutar olan 55.363,20 TL üzerinden davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğu, faturaların davalı şirket ticari defterlerine kayıtlı olmasının hizmetin verildiğine karine teşkil ettiği, bu karinenin aksi ile fatura bedelinin ödendiğinin davalı tarafından ispat edilmediği gibi davalının ödeme iddiasının bulunmadığı, davacının takip tarihinden 04.09.2013 tarihli ihtarname ile davalı şirketi temerrüde düşürdüğü, ihtarnamenin davalı şirkete 05.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, bu suretle dava konusu alacak için davalı şirketin 06.09.2013 tarihinde temerrüde düştüğü, tacir olan taraflar için ticari iş mahiyetindeki alacak yönünden davacının avans faizi talep edebileceği, re"sen yapılan hesaplamaya göre temerrüt tarihi olan 06.09.2013 tarihinden takip tarihi olan 29.11.2013 tarihine kadar davacının 55.363,20 TL asıl alacak için avans faizi üzerinden 1.401,52 TL faiz talep edebileceği, tacir olan taraflar arasında İş Kanunu kapsamında iş akdi bulunmadığından davalı vekilinin görev itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin 55.363,20 TL asıl alacak, 1.401,52 TL işlemiş faiz üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, hükmolunan alacağın %20"si olan 11.352,94 TL icra inkar tazminatının İİK"nın 67. maddesi gereğince davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötüniyet tazminat isteminin İİK"nın 67. maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
..."nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK"nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK"nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu"nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa"nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu"nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK"nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. ..., Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK"nın 222. (6762 sayılı TTK"nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Somut olayda, davalı tarafça, takip konusu faturaların, ticari defterlerine kaydedildiği, davalı tarafın, süresinde faturalara itiraz ettiğine ya da faturaları iade ettiğine dair delil ve belge ileri sürülmediği dikkate alındığında, davacının faturalara dayalı alacağının varlığını HMK"nın 222. maddesi uyarınca ispatlamış olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, davacının faturalara dayalı alacağının varlığını ispatladığı, davalının fatura bedelini ödediği yolunda bir savunmasının bulunmadığı gerekçesiyle yetinilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmasının hizmetin verildiğine karine teşkil ettiği ve bu karinenin aksinin davalı tarafça kanıtlanamadığının kabulü ile, davacı tarafça alacağı kanıtlanmış olmasına rağmen, ispat yükünün davalıya yükletilmesi suretiyle yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve 29.01.2014 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 19.09.2014 olarak yazılmış olması hatalı olmuş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ve gerekçeli karar başlığındaki dava tarihi düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ONANMASINA, gerekçeli karar başlığındaki dava tarihinin 29.01.2014 olarak düzeltilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi