Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalının, dava dışı ..."nden kredi kullandığını, müvekkilinin davalıya kefil olduğunu, kefil sıfatıyla borcu ödediğini, ödediği bedeli rücu için davalı aleyhine genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı, dava dışı kooperatiften kullanılan kredinin asıl borçlusunun davacı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının dava dışı ..."nden alışveriş yaptığı, bakiye borç için davacının kefil olduğu ve borcu kefil sıfatıyla ödediği, davacının ödediği bedeli davalıya rücu etmeye hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, dava konusu edilen alacak likit olduğundan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davaya konu bonoda, davacı, davalı ve dava dışı ..."ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak belirtilmiş olduğu, 6098 sayılı TBK"nın 587/2. maddesi uyarınca borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahip olup somut olayda davalı, borcun 1/3"ünden sorumlu olması nedeniyle, borcun tamamından sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Davacı, bonodaki müşterek borçlu müteselsil kefalet sorumluluğunun aksini ancak davalının asıl borçlu olarak borcun tamamından sorumlu olduğunu yazılı delille ispatlaması halinde, ödemiş olduğu borcun tamamını talep edebilir. Mahkemece bu husus göz önüne alınmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.