11. Hukuk Dairesi 2019/445 E. , 2019/7479 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/11/2017 tarih ve 2017/113 E- 2017/441 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 29/11/2018 tarih ve 2018/547 E- 2018/1239 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ticaret unvanının ayırıcı unsuru "SAHİBİNDEN" ibaresinden oluşan müvekkilinin 1990"lı yıllarda girişimci zekasıyla e-ticaret platformunu kurduğunu, 1999 yılında www.sahibinden.com alan adını taşıyan internet sitesini oluşturduğunu, devamında sahibinden esas ibareli bir çok markayı adına tescil ettirdiğini, sahibinden ibareli markalarının tanınmışlık vasfı kazandığını, davalının kötüniyetli olarak 13.10.2015 tarihinde, görsel, fonetik, işitsel ve umumî intiba olarak müvekkilinin "SAHİBİNDEN" ibareli tanınmış markalarına iltibas ve tecavüz oluşturacak, ayrıca onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini zedeleyecek şekilde 38 ve 35/1-5.sınıf hizmetleri içeren "b sahibi bu" ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2015/82563 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni"nde ilânı üzerine kötüniyet, markayla iltibas, ticaret unvanı ile haksız rekabet ve tanınmışlık vakıalarına dayalı olarak başvurunun reddi talepli itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihaî olarak da YİDK tarafından 2017/M-376 sayılı kararla reddedildiğini, "SAHİBİNDEN" ibareli markalar ile "b sahibi bu" ibareli markalar arasında iltibas bulunduğunu ileri sürerek, hukuka aykırı kurum kararının iptaline ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun "SAHİB" ve "SAHİBİNDEN" ibarelerinden oluştuğu, anılan kelimenin 38 ve 35.sınıf hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürünlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, davalı başvurusuna konu olan işaretin "b sahibi bu" ibaresinden oluştuğu, asıl ve ayırt edici unsurunun "sahibi" ibaresi tarafından da temsil olunduğu, "b" ve "bu" ibaresinin herkesin kullanımına açık ayırt ediciliği olmayan ve sahibini niteleyen sözcük olduğu, işareti oluşturan ibarelerin birleşimden önce verdiği anlam ve mesajın birleşimden sonra değişmediği, kelimelerin bir araya geliş tarzının özgün olmadığı, bir bütün olarak oluşturduğu çağrışımın, tek tek SAHİBİ ile ilgili oldukları anlamları değiştirmediği, ortalama tüketiciler nezdinde kelimelerinin "b sahibi bu" biçiminde bir araya gelişinin, dil bilgisi kurallarına göre alışıldık bir durum olduğu, bu haliyle başvuruda yer alan SAHİBİ ibaresinin tanımlayıcı değil, ayırt ediciliği düşük de olsa markasal nitelikte kullanılmış olduğu, anlamsal, görsel ve sescil olarak davacının SAHİB ve SAHİBİNDEN ibareli markalarıyla davalının "b sahibi bu" ibareli başvurusu arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik bulunduğu, başvuru kapsamında yer alan 38 ve 35/1-4.sınıf hizmetlerin tamamının davacı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, 35/5.sınıf hizmetlerin davacı markalarında genel olarak yer aldığı, başvuru kapsamında ise 35/5.sınıf hizmetlerin özel olarak yer aldığı, bu haliyle başvuru konusu işaretin davacı markalarıyla aynı hizmetleri içerdiği, ancak başvuruda yer alan 35/5.sınıfa konu ürünlerin 1-34.sınıf olarak davacının itiraz ve yargılamada dayandığı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, esasen başvuru ile markaların kapsamlarındaki ürün ve hizmetlerin aynı dağıtım kanallarına tabi oldukları, aynı işyerlerinde satıldıkları, birbiri yerine ikame edilen ve birbirini tamamlayan hizmetlerden oldukları, yani ürünlerin aynı tür olduğu, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı ürün ve hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 38 ve 35.sınıf hizmet alımlarında aynı markayı taşıyan ürünlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, anılan hizmetlerle ilgili satın alma süresi içersinde davacının "SAHİB" ve "SAHİBİNDEN" ibareli markasını taşıyan 38 ve 35.sınıf hizmetlerden satın almak veya yararlanmak isterken davalının "b sahibi bu" işaretini taşıyan hizmetleri satın alma veya yararlanma yönünden tercihte bulunabilecekleri, bir kısım alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduğunu algılayabilse bile marka ve işaretin birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunulmalarının kaçınılmaz olduğu, zira davacının "sahibinden" ibareli belli bir tanınmışlığa veya bilinirliğe erişmiş seri markalarının bulunduğu, öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, başvurunun tescilinin davacı markalarının ulaştığı bilinirlikten haksız yararlanma sağlayabileceği, zira davalının reklâm gücünden haksız biçimde yararlanacağı ve satışlarını artıracağı, bu bağlamda davacı markasının toplum nezdinde bilinirliğinden istifade ederek toplumun dikkatini çekeceği ve onun temsil ettiği imaj ve güveni hiçbir masraf ve çaba harcamadan kendi markasını taşıyan hizmetlere devrini sağlayacağı, diğer yandan davacı ile aynı kalitede hizmet sunamaması durumunda tüketicilerin bunun sonuçlarını davacı markalarına mâl edileceği, bu şekilde davacı markasının giderek sıradanlaşacağı, ayırt edici gücünün ve etkileme alanının zayıflayacağı, açıklanan sebeplerle davacının 556 sayılı KHK"nın 8. maddesi hükmüne dayanarak davalı başvurusunun tesciline itiraz edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"nın 2017/M-376 sayılı kararının davacı itirazlarının reddi bakımından iptaline, davalıın başvurusuna konu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 25/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.