7. Hukuk Dairesi 2013/23148 E. , 2014/1043 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : KDZ.Ereğli 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 23/11/2012
Numarası : 2011/524-2012/1118
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1.Davalı TTK. Armutçuk Müessese Müdürlüğü"nün temyizi yönünden; davacı vekili, davacının 11.08.2008-23.08.2010 tarihleri arasında çalıştığını, sözleşmenin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin davalı K..Şirketi tarafından feshedildiğini belirterek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla mesai ile yemek ve yol ücreti alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı 05.04.2011 tarihli dava dilekçesi ile davalılardan sadece K..Şirketi hakkında dava açmıştır. Diğer davalı T.. M.. hakkında ise 17.04.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile dahili dava suretiyle dava açmıştır. Mahkemece 29.06.2012 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile ıslah dilekçesi ile 3. bir kişinin davaya dahil edilemeyeceği gerekçesiyle TTK’nın davaya dahil edilmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de duruşmada verilen ara kararı ile ıslah dilekçesi ile davaya dahil edilmesi kabul edilmeyen TTK’nın diğer davalı ile birlikte alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmiştir.
Dava arkadaşlığının hangi hallerde zorunlu (mecburi) olduğu, maddi hukuka göre belirlenir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikle kullanması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde mecburi dava arkadaşlığı olacaktır.
Davacılar arasında (aktif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, bütün davacılar davayı birlikte açmak zorundadırlar. Dava mecburi dava arkadaşları tarafından biri veya bazıları tarafından açılmış ise, dava sıfat yokluğundan dolayı hemen reddedilmez. Mahkeme, diğer mecburi dava arkadaşlarının davaya katılmasını vefa muvafakat etmelerini sağlaması için davacıya veya davacılara süre verir. Diğer dava arkadaşları davaya katılır veya muvafakat ederse davaya devam edilir. Davayı açan davacı kendisine verilen süre içinde diğer mecburi dava arkadaşlarının katılmasını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ise, dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin yada kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında dava arkadaşlığı ihtiyaridir. Birlikte dava açma hakkına sahip olanlar birlikte dava açmak zorunda değildir. Bunlardan herbiri ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi dilerlerse birlikte de dava açabilirler. Davalılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı bakımından da örneğin alacaklı müteselsil borçlulardan herbirine karşı ayrı ayrı dava açabileceği gibi, isterse, müteselsil borçluların bir kaçına veya tümüne karşı birlikte dava açabilir. İşte bu iki halde de ihtiyari dava arkadaşlığı doğar.
Davada taraf değişikliği ıslah yoluyla yapılamaz.
HMK. nın 61(HUMK 49) ve devamı maddelerinde düzenlendiği gibi, kendisine dava ihbar edilen veya yargılama sırasında davaya dahil edilen kişi hakkında usulüne uygun dava açılmadığı için davada taraf sıfatını kazanamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.12.2005 2005/17-736 Esas,2005/722 Kararı).
Somut olayda K.. A.Ş. ile T.. M.. müteselsil borçlu olup aralarında mecburi değil ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın teşmili yolu ile T.. M..nün davaya katılımının sağlanması olanaksızdır. Kaldı ki ıslah dilekçesi ile yalnızca nispi harç yatırılmış olup başvuru harcıda yatırılmadığından bu dilekçenin bir ek dava dilekçesi olarakta kabulü mümkün değildir. Mahkemece sadece usulüne uygun dava açılan davalı Kasmet Şirketi hakkında hüküm oluşturulması ve tahsil kararı verilmesi gerekirken, davaya dahil edilen TTK’nın da müştereken ve müteselsil sorumlu tutulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2.Davalı K.. İnş.San ve Tic.A.Ş"nin temyizine gelince dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı K.. İnş.San ve Tic.A.Ş"nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, işyerinde davacının sekiz saatlik üç vardiya halinde çalıştığı, kural olarak üç vardiya halinde çalışılan işyerlerinde fazla mesai yapılmasının sözkonusu olmadığı, üç vardiya halinde çalışılan işyerlerinde fazla mesai yapıldığı iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği dosyada bu şekilde yazılı bir belge bulunmadığı anlaşıldığından fazla çalışma ücreti talebinin reddedilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. O halde K..A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı T.. M.. yararına, 3 nolu bentte açıklanan nedenle davalı Kasmet A.Ş. yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre T.. M.."nün diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.