Taraflar arasındaki “tespite itiraz ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hatay Kadastro Mahkemesi’nce son olarak davanın kısmen kabul ve reddine dair verilen 25.11.2009 gün ve 1995/17 E., 2009/29 K. sayılı kararın incelenmesi davacı M. İ. tereke temsilcisi ve davalı Hazine tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 12.05.2011 gün ve 2011/3018-3296 karar sayılı ilamı ile;
(...Mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Bakanlar Kurulunun, 1062 sayılı Kanunun 1.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarttığı 1.10.1966 gün ve 6/7104 sayılı kararıyla yürürlüğe konulan ve Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan “Suriye Uyrukluların Mallarının Tespiti ve Bu Mallara El Konulması Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre, Suriye uyruklulara ait taşınmazların tapu dışı devir, temlik gibi mülkiyeti nakle yarayan işlemlerin hukukça değeri yoktur.
1.10.1966 tarihli Kararname ve bu kararnamenin uygulama şeklini gösteren yönetmelik hükümlerine göre, Suriye Uyruklu kişilere ait taşınmazlara Hazine’ce el konulmuş olup, bu şahıslar tarafından yapılan her türlü satış, bağış ve benzer tasarufı işlem1er geçersizdir. Böyle bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile de kazanılması mümkün değildir. Bu konuya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararnameleri Kanun Hükmünde olup kanuna aykırı olarak sürdürülen zilyetlik herhangi bir kazanma sağlamaz. Somut olaya gelince dava ve temyize konu 242 ve 243 parsel sayılı taşınmazlar davacı tarafın dayanağı 27.1.1967 tarih ve 13 sayılı tapu kaydı ile 1940 tarih ve 396 tahrir sayılı vergi kaydı kapsamında kalmadığı, kapsamında kalsa dahi, yukarıda açıklanan gerekçelere göre Suriye uyruklulara ait taşınmazların tapu dışı devir, temlik gibi mülkiyeti nakle yarayan işlemlerin hukukça değeri bulunmadığı ve böyle bir taşınmazın zilyetlik yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından davanın reddine, dava konusu taşınmazların davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı M. İ. (M. E.) tereke temsilcisi Hazine ile davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA...) karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı M. İ. tereke temsilcisi
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Asıl ve birleşen dava ile davacılar H. ve Ş. S.ile M. E.(İ.) vekili, 242 ve 243 parsel sayılı taşınmazların bütün halinde M.İ.’a ait iken, davacı H. S.tarafından haricen satın alındığını, anılan kişinin de taşınmazın yarısını diğer davacı kardeşi Ş."ye sattığını, ancak, tapulama sırasında M.E."nin yabancı uyruklu olduğu gerekçesiyle 1062 sayılı Yasa uyarınca taşınmaza el konulduğu belirtilerek, Hazine adına yapılan tespit ve tescile itiraz etmişlerdir. Orman İdaresi de tapulama sırasında dava konusu taşınmazların orman olduğu iddiasında bulunarak tespite itiraz etmiştir.
Mahkemece son olarak verilen kararda,davacı M.E. vekilinin, diğer davacılar H. ve Ş. lehine davadan feragat nedeniyle davasının reddine; davacılar H. ve Ş. S. tarafından açılan davanın kabulü ile 242 parsel sayılı taşınmazın davacı Şerife Sayın; 243 parsel sayılı taşınmazın ise, davacı H.S.adına tesciline karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine hüküm, Özel Daire"ce yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile tekrar bozulmuştur. Yerel Mahkeme önceki gerekçe ile direnmiş; direnme kararını temyize davacı Mihail İlyan"ın tereke temsilcisi getirmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; M.E."nin Suriye uyruklu olduğu, sonrasında Ürdün uyrukluğunu da aldığı; 10.05.1979 tarihinde noterde düzenlenen satış vaadi senedine göre M. E. vekili K. Ç."nin “......Köyünde bulunan doğusu nehir, kuzeyi O.D.ve K. D., batısı H. O. ve M.S., güneyi R. ve İ. G. ve M. S. ile çevrili bulunan 30 dönümden ibaret taşınmazını” H.S.’ye satmayı vaat ettiği; H. S."niın da kardeşi Ş. (A.) S.’ye taşınmazın yarı payını üzerinde bırakıp, yarısını 05.07.1979 tarihinde adiyen düzenlenen belge ile sattığı; tespite itiraz eden M.vekilinin yargılama sırasında imzalı beyanı ile bu satışları doğrulayarak anılan davacılar lehine itirazından vazgeçtiğini bildirdiği ; 242 ve 243 parsel sayılı taşınmazların tapulama tutanaklarından senetsizden vergi kaydına dayalı olarak ilk olarak davacılar (itiraz edenler)Ş. ve H.S. adlarına tespit edilmişken, yapılan inceleme sonucunda M."in yabancı uyruklu olduğu belirtilerek 1062 Sayılı “Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun” uyarınca Hazine adına tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Suriye uyruklu M.E."nin;
a)Bakanlar Kurulu"nun 1062 sayılı Kanun"un 1.maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak çıkarttığı 01.10.1966 gün ve 6/7104 sayılı kararıyla yürürlüğe konulan ve Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan “Suriye Uyrukluların Mallarının Tespiti ve Bu Mallara El Konulması Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri uyarınca taşınmazlarına el konulup konulmadığı,
b)M.E.( ve kardeşi K. E.)"ın taşınmazları hakkında çıkarılan 05.09.1959 tarih ve 4/12167 sayılı kararname uyarınca Suriye uyrukluların tabi tutulduğu blokajdan muaf olup olmadığı,
c) Dava konusu taşınmazların dayanak 27.01.1967 tarih, 13 nolu tapu kaydı ile 1940 tarih 396 nolu vergi kaydı kapsamında kalıp kalmadığı, M. E."nin dava konusu taşınmazları davacılar H. ve Ş. S."ye tapulama öncesi (1979 yılında) haricen satışına değer verilip verilemeyeceği,
d)Varılacak sonuca göre de, dava konusu taşınmazları davacılar H.ve Ş.S."nin zilyetlikle edinimlerinin olanaklı olup olmadığı ve davanın reddi ile taşınmazların Hazine adına tescilinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Konunun aydınlatılması açısından Suriye uyrukluların Türkiye"de bulunan taşınmaz malları hakkında Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yürürlüğe konulan yasal düzenlemelere değinilmesinde yarar vardır:
Bilindiği üzere, 15.06.1927 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 1062 Sayılı “Hudutları Dahilinde Tebamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye"deki Tebaaları emlakine karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun"un 1.maddesi uyarınca; Türkiye"deki yabancı uyruklulara ait mülkiyet hakları mukabelei bilmisil(mütekabiliyet esası uyarınca) olmak üzere kısmen veya tamamen tahdit edilebilir, menkul ve gayrimenkullerine vaziyet olunabilir.”
Bu kapsamda yasada değinilen koşulların gerçeklemesi üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından alınan 13.01.1939 tarih, 10250 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile devletlerarası karşılıklılık ilkesi çerçevesinde Türkiye"deki Suriyelilere ait taşınmazların başkasına ipotek veya ferağ edilemeyeceği kısıtlaması getirilmiştir.
14.02.1942 Tarih 17317 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 10250 sayılı kararname kapsamında takyit edilmiş taşınmazlar üzerine alacaklıların haciz koydurarak alacaklarını istifa edememeleri ve kamulaştırılan taşınmazların kamulaştırma bedellerinin hazine elinde emaneten muhafaza edilmesi hususu düzenlenmiştir.
18.11.1957 Tarih,4/9697 sayılı Kararname ise, Suriye uyruklu kişilere ait Türkiye"deki taşınmazlar üzerinde yapı yapmak veya fidan dikmek suretiyle, 03.02.2001 tarih ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu" nun 722-729. (mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi madde 648-655) maddelerine dayanılarak bu taşınmazları temellük etme olanakları kaldırmıştır.
Bunun yanı sıra 05.09.1959 tarih, 4/12167 sayılı kararname ile, “Eski Suriye mebuslarından Mikhail Elian ve hemşiresi Katrin Elian’ın Hatay vilayeti ve İskenderun"daki münferiden veya müştereken maliki bulundukları gayrimenkullerde 13/1/1939, 14/2/1942, 18/11/1957 tarihli ve 2/10250, 2/17317, 4/9697 sayılı kararname hükümlerinden istisnaen her türlü tasarrufta bulunmalarına müsaade olunması kararlaştırılmıştır.
Ne var ki 4/12167 sayılı kararnameden sonra yürürlüğe giren, 17.10.1966 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 01.10.1966 Tarih 6/7104 sayılı kararname ; Suriye uyrukluların bütün özel ve tüzelkişilerin Türkiye"de bulunan taşınmaz- taşınır malları ile tüm hak ve menfeatlerine -bir kısım istisnalar dışında- 28.5.1927 gün ve 1062 sayılı Kanun"a dayalı olarak Hazine tarafından el konulmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Bundan sonra 06.11.1967 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 25.09.1967 tarih, 6/8890 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 28.05.1927 tarih, 1062 sayılı kanuna dayalı olarak çıkarılan yönetmelikle; Suriye uyruklu özel ve tüzel kişilere ait olup 28/05/1927 gün 1062 sayılı Kanun hükümlerine göre Bakanlar Kurulu"nca müttehaz 01/10/1966 gün 6/7104 sayılı kararla, elkonulan taşınır ve taşınmaz mallar ve bunlara müteferri hak ve menfaatlerin idare esasları düzenlenmiştir.Yönetmeliğin 3.maddesinde ise el koyma işlemlerine tabi olmayan mallar belirtilmiştir. Buna göre;
“a) Suriye Devletinin Türkiye"deki Elçilik ve Konsolosluk bina ve arsalariyle taşınır mallar, paralar, sair kıymetleri,
b) Memleketimizdeki Suriye Büyük Elçilik ile konsoloslukları mensuplarına ve bunların aileleri efradına ait mallar, paralar vesair kıymetler,
c) Turist olarak Türkiye"ye gelen Suriyeliler"in beraberinde getirdikleri ve Türkiye"ye sokulmasında kanunen mahzur bulunmayan para, eşya ve araçlar,
d) Transit olarak Türkiye"den geçen mal ve araçlar,
e) Türkiye"de açılan Milletlerarası fuarlara getirilen taşınır mallar,
f) Türk hükümetiyle Suriye hükümeti arasında aktedilen ticaret anlaşmaları gereğince Suriyeliler"in Türkiye"ye ihraç ettikleri ticari mallar ve bunların bedelleri, yurdumuzdan aynı şekilde satın aldıkları mallar ve bu maksatla getirecekleri dövizler,
g) Türkiye"deki her derecedeki öğrenim Müesseselerinde okuyan Suriye uyruklu öğrencilere yurt dışından gönderilen veya getirilen paralar,”
el koyma kapsamında değildir.
4.maddesinde de; Suriyeliler"in Türkiye"de bulunan taşınmaz malları hakkında Bakanlar Kurulu"nun 13/01/1939, 14/02/1942 - 18/11/1957 gün ve sırasıyle 2/10250, 2/17317, 4/9697 sayılı kararlarıyle konulmuş takyitlerin devam edeceği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere, Türkiye"de yaşayan Suriye uyruklulara ait taşınmazlara Hazine tarafından el konulmuş olup, yukarıda bahsedilen 6/8890 sayılı Kararname ve yönetmelikte M. E. ve K. E. için çıkartılmış olan 4/12167 sayılı Kararname ve Kararnameye konu taşınmazlar el koyma kapsamı dışında tutulmamıştır.
O halde dosya içeriği, toplanan delillerden ve özellikle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı M. E.tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.