Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/4922
Karar No: 2020/7245
Karar Tarihi: 17.12.2020

2863 sayılı Kanuna aykırılık - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/4922 Esas 2020/7245 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Sanığın, bir 1. derecede doğal sit alanı içinde yer alan taşınmazda izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu suçundan açılan dava sonucunda CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği ancak bu kararın temyiz edildiği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesi sonucunda, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraat hükmünün, katılan vekilinin temyiz istemi olarak değerlendirilerek müşteki kurumun kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verildiği belirtilmiştir. Kararda, 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişikliklerin, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının ilgililerince öğrenilmesini sağlamak amacı taşıdığından ve tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmemesinin, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen fiiller bakımından sonuca etkili olmayacağından bahsedilmiştir. Ayrıca, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Kararda, sanığın beraat kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 2863 sayılı Kanunun 7. Maddesi
- 6498 sayılı Kan
12. Ceza Dairesi         2018/4922 E.  ,  2020/7245 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
    Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat


    2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Suçtan zarar gören ... vekilinin temyiz istemi davaya katılma talebi olarak değerlendirilmiş olup, müşteki kurumun 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilmek suretiyle yapılan incelemede;
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
    Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
    Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ - yayım - internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh - ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
    Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
    Ayrıca, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen fiiller bakımından da failin iyi niyetinden bahsetmenin mümkün bulunmadığı, başka bir deyişle, Dairemizce incelenen dosyalarda sıkça karşılaşıldığı gibi, hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmazlar üzerinde inşai ve fiziki müdahale yapılması durumunda, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmemesinin sonuca etkili olmayacağı, zira bu halde failin, maliki olmadığı veya hukuka uygun şekilde yararlanma hakkını elde etmediği taşınmaza müdahalede bulunduğunu ve fiilinin hukuki korumadan yoksun olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleler yönünden ilan kuralı aranmasının, hayatın olağan akışına ve mantık ilkelerine de uygun düşmediği;
    Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 1. derece doğal sit alanı içerisindeki taşınmazda işletmekte olduğu şarküteri ile yanındaki fırın arasındaki boşluğa izin almaksızın 2.90 metre genişliğinde 6.40 metre uzunluğunda duvara monteli tahtadan çatı yapmak sureti ile inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu iddiasıyla kamu davası açıldığı, her ne kadar dosya içerisinde bölgenin 1. derece doğal sit alanı olarak tesciline dair kurul kararının mahallinde duyurulduğuna yönelik bilgi ve belge mevcut değilse de, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 19/12/2013 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre davaya konu yeri 6831 sayılı Orman Kanunun 2-B maddesi kapsamı dışında, Beykoz orman paftasında orman alanı içerisinde kaldığının belirtildiği, dolayısıyla hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen eylemler bakımından sit ilanının yapılmış olup olmamasının önem arz etmediği ve sanığın izinsiz inşai ve fiziki faaliyette bulunduğu yerin sit alanında olduğunu bildiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu, sanığın aşamalardaki savunmasında, iki bina arasındaki boş alanın üstünü ahşap çatı ile kapattığını, ancak daha sonra söz konusu çatıyı kaldırdığını belirttiği, keşif sonucu inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, doğal sit alanında bulunan taşınmazda izinsiz fiziki müdahalede bulunulduğu, ancak doğal yapıyı bozan bir faaliyet yapılmadığı, sanık tarafından yapılan çatının enine konulan bırakma kirişleri haricindeki ahşap çatı sistemini oluşturan mahya, mertek, aşık ve göğüsleme, yanlama elemanları ve tahta kaplaması ile üstündeki oluklu ondüle kaplama levhasının söküldüğünün belirtildiği anlaşılmakla;
    Mahallinde inşaat mühendisi bilirkişi eşliğinde yeniden keşif icra edilerek bilirkişi raporunda belirtilen ve kaldırılmadığı anlaşılan çatının enine konulan bırakma kirişleri de dahil olmak üzere dava konusu müdahelenin tamamen kaldırılıp kaldırılmadığı ve eski hale getirilip getirilmediğinin tespiti ile davaya konu çatının tamamen kaldırılması halinde manevi unsur yokluğundan sanığın beraatine, aksi halde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren koruma uygulama ve denetim bürosunun yetki ve sorumluluk alanının, 26/02/2013 suç tarihi itibariyle suça konu taşınmazın bulunduğu bölgeyi kapsayıp kapsamadığı araştırılarak, kapsadığının tespiti halinde, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi, kapsamadığının tespiti halinde ise, aynı Kanunun 65/1. maddesi uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, anılan kanun değişikliğine şekli bir anlam yüklenmek suretiyle, işin esasına ilişkin değerlendirme yapılmadan beraat hükmü tesisi,
    Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi