Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/7-1691
Karar No: 2013/757

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/7-1691 Esas 2013/757 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/7-1691 E.  ,  2013/757 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sarıoğlan Kadastro Mahkemesi
    TARİHİ : 19/06/2012
    NUMARASI : 2012/4 E-2012/7 K.

    Taraflar arasındaki “tespite itiraz,tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sarıoğlan Kadastro Mahkemesi"nin davanın reddine dair verilen 17.12.2010 gün ve 2007/23 E-2010/19 K. Sayılı kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesi"nin 17.01.2012 gün ve 2011/2113 E-2012/99 K. sayılı ilamı ile;
    (...Kadastro sırasında dava konusu 138 ada 37 parsel sayılı 33003,22 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davacı N. G.’in taşınmaz üzerindeki zilyetliğini 1990 yılında terkettiğinden söz edilerek tarla niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı N. G. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline, taşınmazın beyanlar hanesinde muhdesatın gösterilmesine yer olmadığına, dava dışı 138 ada 27 parsel sayılı taşınmaza ait tutanak aslının tespit gibi ham toprak vasfı ile Hazine adına tescil edilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı N. G.tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, dava konusu 138 ada 37 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit gününde davacı N. G. yararına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir.
    Gerçekten taşınmazın kadastro tespitine bir kayıt ve belge esas alınmamış, yargılama sırasında taraflar bir kayıt ve belgeye de dayanmamışlardır. Hal böyle olunca uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği kuşkusuzdur.
    Ne var ki, dinlenilen bilirkişi beyanları, tanık anlatımları, somut olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibarettir.
    O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle üç adet uzman ziraat bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti oluşturulmalı, akabinde yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde ve dava konusu 138 ada 37 parsel sayılı taşınmaza dıştan komşu taşınmazların tümünün tespit tutanakları getirtildikten sonra çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişiden ve tanıklardan dava konusu 138 ada 37 parsel sayılı taşınmazın üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi ile dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, bundan sonra tespitte saptanan maddi ve hukuki olgu dikkate alınarak üçlü uzman ziraatçi bilirkişiler ve mahkeme heyeti hazır olduğu halde taşınmazın tümü birlikte gezilip görülmeli ve gözlenmeli, gözlem keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, özellikle, taşınmazın meyil durumu, toprak yapısı, fiziksel durumu, dıştan komşu taşınmazların tümünün toprak yapısı ile mukayese edilmeli, komşu taşınmazlar ile mukayese edilirken dava konusu taşınmazın uzman fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünün komşu taşınmazlar ile olan durumu ayrıntılı olarak kıyaslanmalı, sözü edilen bulgularda keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, bundan sonra taşınmazın para ve emek sarfı ile imar ve ihyaya konu olup olmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, taşınmaz imar ve ihyaya konu olmuş ise imar ve ihyanın hangi günde başladığı, hangi günde bitirildiği, tespit günüden önce imar ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan da ayrı ayrı sorulmalı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği terk edilmiş ise hangi günde terk edildiği duraksamasız belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklar ile tutanak bilirkişilerinin beyanları bu doğrultuda çeliştiği takdirde taşınmazın başında adı geçenler ayrı ayrı dinlenerek çelişki duraksamasız giderilmeli, uzman ziraatçi heyetinden gözlemi yansıtacak biçimde ayrıntılı, gerekçeli, taşınmazların taşlılık oranları, taş veya toprak unsurundan hangisinin galip geldiği, taşınmazın kullanımına ara verilip verilmediği, verilmiş ise bunun süresi, dava konusu taşınmazların komşu taşınmazlar ile bitki örtüsü toprak yapısı açısından kıyaslanması, uzman ziraat bilirkişi heyeti ve uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverecek biçimde ayrı ayrı rapor alınmalı, hükme dayanak yapılan uzman ziraatçi bilirkişi heyeti raporu ile gözlem sonucu alınacak rapor arasında bilimsel bulgular yönünden çelişki var ise duraksamasız giderilmeli, bu konuda gerektiğinde ek rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
    Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yetersiz araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin, 138 ada 37 parsel sayılı taşınmazın uzun yıllardır eklemeli zilyedi olduğunu, kadastro sırasında davalı Hazine adına sehven tespit edildiğini ileri sürerek, tespitin iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan dava konusu taşınmazın zilyetlikle edinilemeyeceğini, 1990 yılında terk edildiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacı yanın, Kadastro Kanunu’nun 14.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen zilyetliğin en az 20 yıldan beri malik sıfatı ile sürdürülmesi koşulunu kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı yanın temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya metni alınan gerekçe ile bozulmuştur. Mahkeme önceki kararında direnmiştir. Direnme kararını temyize davacı vekili getirmektedir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne uyuşmazlık; mahkemece kurulan hükmün eksik araştırmaya dayalı olup olmadığı, buna göre bozma ilamında bildirildiği şekilde araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 138 ada 37 parsel sayılı taşınmazın senetsiz ve belgesizden Hazine adına 30.01.2007 tarihinde tespit edildiği, tutanağın edinim kısmında “…Taşınmaz malın, Gazi kızı Nuriye Gergin’ in 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken adı geçen bu taşınmazını 1990 yılında terk ettiği ve taşınmaz malın Hazine’ye intikali gereken, ham toprak vasfına dönüştüğü ve adı geçen bu taşınmazı 2006 yılında tekrar sürerek tarla vasfına dönüştürdüğü, ancak 3402 sayılı yasanın 14.maddesinde belirtilen zilyetlik şartlarını sağlamadığı, muhtar ve bilirkişilerin beyanlarından ve yapılan incelemeden anlaşıldığı…” belirtilmiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.Zira, keşifte dinlenilen tutanak bilirkişileri, yerel bilirkişiler ve tanık beyanları birbirleri ile çelişkilidir. Dava konusu taşınmazın; davacı yanın zilyetliğine ne şekilde geçtiği, ne kadar süre ile zilyet edildiği, taşınmazın zilyetliğinin hangi tarihte terk edildiği, terk süresi, bu arada taşınmazın ne şekilde, kimin tarafından tasarruf edildiği, davacı yanın taşınmazı imar ihya edip etmediği, imar ihya edildi ise ne şekilde imar ihya edildiği, imar ihya tarihinin başlangıcı, süresi tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmiş değildir.
    O halde Yerel Mahkemece yapılacak iş; öncelikle memleket haritalarının, topoğrafik haritanın ve hava fotoğraflarının, dava konusu taşınmaza komşu parsellere ait dosyada mevcut olmayan kadastro tutanakları ve varsa dayanak belgelerinin temin edilmesi, çekişmeli taşınmazlarda uzman bilirkişiler vasıtasıyla keşif yapılarak,taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise tarımsal faaliyete ne zaman başlanıldığının belirlenmesi için, yakın ve panaromik fotoğraflarla tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önceki görüntüsünün tespiti, taşınmazlarda zilyetlik ve imar-ihya faaliyetlerinin başladığı ifade edilen tarihin öncesine ve sonrasına ait 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle inceletilmesi, memleket haritası ve topoğrafik haritayla çakıştırılarak, bu belgeler ışığında ve taraf delilleri değerlendirilerek dava konusu yerin imar ve ihya edilip edilmediği, imar ihya edilmişse ne şekilde edildiği ve imar, ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte tamamlandığının, taşınmazın tarımsal amaçlı kullanıma uygun olup olmadığının, tarımsal amaçlı kullanım mevcut ise, ne zaman kullanılmaya başlanıldığının belirlenmesi, taşınmazın hakim vasfının saptanması, taşınmazın bir bütün halinde değerlendirildiğinde mevcut halleri ile imar ve ihya edilmiş kabul edilip edilemeyeceği, taşlık kayalık kısımları ile zilyetlikle edinilmeye elverişli kısımlarının miktarları ile belirlenmesi, tüm bu hususları içerir denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ; tutanak bilirkişileri ve yerel bilirkişiler ile tanıklar dinlenilerek, yukarıda bahsedilen hususlarda somut olaylara dayalı bilgiler alınması, birbirleri ile çelişkili beyanlarda bulunmaları halinde çelişkilerin giderilmesi gereklidir.
    Açıklanan bu değişik gerekçe ile Yerel Mahkeme direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekir.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.05.2013 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi