11. Hukuk Dairesi 2019/2985 E. , 2020/861 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/03/2018 tarih ve 2017/71 E.- 2018/86 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 18/04/2019 tarih ve 2018/1072 E.- 2019/488 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2015/108177 numaralı "BiniciDeri+şekil" ibareli 18, 25 ve 35. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, marka tescil başvurusuna davalı şirketin BINICCI ibareli 2002/5552 numaralı ve BINICCI ibareli ve 2011/105117 sayılı markalarıyla iltibas vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduğunu, Markalar Dairesi"nin davalı itirazını kısmen kabul ettiğini, bu karara karşı YİDK nezdinde itirazın reddedildiğini, markaların görsel, sescil, biçimsel, düzenleme, renk ve kompozisyon olarak başvuru konusu işaret ile davalı markaları arasında iltibasa sebebiyet verebilecek bir benzerlik bulunmadığını, öte yandan redde mesnet markaların kötüniyetli tescilli olduğunu ve tescilden bu yana kullanılmadığından hükümsüzlüğü istemiyle dava açtıklarını, anılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürerek, YİDK"nın 2016-M-12438 sayılı kararının iptaline ve kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili; başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden markalar arasında benzerlik bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, markalar arasında iltibasa yol açabilecek düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının başvurusuna konu işaretin "BiniciDeri+şekil" ibareli olduğu, ayrıca kavramsal algıyı güçlendirecek biçimde işarette bir de ata binen insanı simgeleyen bir şekil bulunduğu, bu kelime ve şekle Türk insanının aşina olduğu, redde mesnet markaların ise "BINICCI" ibareli oldukları, Türkçe bir kelime olmadıkları, herhangi bir dilde de karşılıklarının bulunmadığı, özgün ve fantezi yaratılmış bir sözcük olduğu, ayırt ediciliğinin yüksek bulunduğu, işareti gören ve duyanlarda bu sözcüğün İtalyanca kökenli olduğu şüphesinin veya algısının doğacağı, 25. sınıf ürünlerin alıcılarının her kesimden yetişkin insanlar olduğu, 35/1-4. sınıf hizmetlerin ise genel olarak profesyonellere hitap ettiği, başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında görsel, sescil ve anlamsal benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketici kesiminin bu sözcügü binici olarak algılayabilmesi için uzun fikir tahlillerine girmesinin gerektiği, markalar arasında anlamsal, görsel ve sescil farklılığının yeterli ayırt edicilik sağladığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"nın 2016-M-12438 sayılı kararının iptaline karar verilmiş, karara karşı davalı şirket vekili ile davalı TPMK vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "Binici Deri+şekil" ibareli başvuru ile redde mesnet "BINICCI" ibareli markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesiyle davalı şirket ve davalı TPMK vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili ile davalı TPMK vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 03/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.