9. Ceza Dairesi 2013/5031 E. , 2014/6041 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Göçmen kaçakçılığı yapma suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 79/1-b, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay hapis ve 40,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 34 DB 5831 plaka sayılı araca ait BJB127520 motor nolu WV2ZZZ2KZ6X065737 şasi nolu motorlu araç trafik belgesi ile suçta kullanılan 34 DB 5831 plakalı aracın tescil kaydına şerh konularak ilerde hükmün açıklanması durumunda müsadere edilmek üzere sahibine yediemin sıfatıyla iadesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesine göre sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına, dair Keşan Asliye Ceza Mahkemesinin 29.12.2009 tarihli ve 2008/769 esas, 2009/801 sayılı kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Kanunun 54/1. maddesinde "iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir" hükmünün yer aldığı ve söz konusu maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, müsaderenin hukukî niteliğinin bir güvenlik tedbiri olduğu, bu nedenle de müsadereye hükmedilmesi için bir suçun işlenmesi zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı bir kimsenin cezaya mahkûm edilmesinin gerekmediği gözetilmeden suç konusu eşyanın müsaderesi yerine yazılı şekilde hükmün açıklanması durumunda müsadere edilmesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 18.04.2013 gün ve 2013/6135/25215 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.05.2013 gün ve 2013/142592 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.05.2012 tarih, 2011/8–498 esas ve 2012/211 sayılı kararında da belirtildiği üzere, hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceğinden, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği ahvalde hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenmesi imkanı bulunmamaktadır. Kanun koyucu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği mahkûmiyet hükmünün olağan yasa yolu olan temyizen incelenmesini dahi yasaklamışken, henüz hukuken varlık kazanmamış bu hükümdeki hukuka aykırılıkların olağan denetim süreci sonlanmadan, olağanüstü bir yasa yolu olan “kanun yararına bozma” yasa yoluyla denetlenebileceğini kabul etmek, kanun yararına bozma yasa yolunun niteliğiyle bağdaşmayacaktır.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 15.04.2014 tarih, 2012/1452 esas ve 2014/195 sayılı kararına göre de müsadere hususunun, açıklanması geri bırakılan hükümden bağımsız olarak kanun yolu denetimine konu edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle; kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.