Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/8-1503
Karar No: 2013/755
Karar Tarihi: 22.05.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/8-1503 Esas 2013/755 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/8-1503 E.  ,  2013/755 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Çaycuma 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 30/04/2012
    NUMARASI : 2012/68-2012/228

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çaycuma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 07.12.2009 gün ve 2006/653 E. 2009/558 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 20.10.2011 gün ve 2011/960 E. 2011/5227 K. sayılı ilamı ile;
    (…Davacı vekili, tarafların evlilik birliği içinde müşterek olarak aldıkları ve davalının boşanma davası devam ederken davalılardan S. D.’ye muvazaalı şekilde devrettiği 10 ada 114 parselin tapu kaydının iptali ile ½ şer pay oranında davacı ile davalı Ç.S. adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, dava konusu taşınmazın davalı tarafından satın alındığını, davacının alınan kredileri ödeme gücü olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava mal rejiminin tasfiyesine ilişkindir.
    4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.nun m.118-395 kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. (Yargıtay HGK.nun 16.11.2005 tarih ve 2/673-617 sayılı kararı). Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, evlilik birliği devam ederken satın alınan ve boşanma davası devam ederken davalılar arasında satım gören taşınmazın tapusunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı A. S. vekili dava dilekçesinde özetle; Almanya’da birlikte çalıştıkları dönemde alınan dava konusu taşınmazın, alımında katkısı olmasına rağmen, davalılardan Ç.S. adına tescil edildiğini ve boşanma davası sırasında davalı Ç. S.’nın kötüniyetli olarak mal kaçırmak amacı ile taşınmazı kardeşinin kocası davalı S. D.ye muvazaalı olarak 3.000 TL bedelle sattığını, satış bedelinin taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğu gibi, anlaşmalı ve muvazaalı olarak hiçbir bedel alınmadan, satış gösterilerek devredildiğini, ortak alınan taşınmaz boşanma davası sırasında kötüniyetli olarak mal kaçırmak saiki ile muvazaalı olarak satılıp devredildiğinden, muvazaa nedeniyle taşınmazın satışının iptali ile, taşınmazın ½’sinin davacı Aliye, ½’sinin davalı Ç.S. adına tapuya tescilini talep edilmiştir.
    Davalılar Ç. S. ve S.D. vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın zamanaşımına uğradığını, iyiniyetli malik S. D. yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın birlikte alınmadığını, taşınmazı davalı satın aldığından davacının dava açma yetkisi bulunmadığını, davalının taşınmazı satın alan kişiye borcunun bitmediğini, kredilerin tamamının davalıya ait hesaptan ödendiğini, davacının ise kredileri ödeyecek sabit ve yeterli geliri bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu talebin; muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, davalıların danışıklı işlem ile aralarında taşınmazın devrini gerçekleştirdikleri gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar, davalılar vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece; iddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın yasal dayanağının 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi olduğu, davalılar arasında gerçekleşen danışıklı işlemin davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne dair kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, davaya bakma görevinin genel mahkemelere mi, yoksa 4787 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesine mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere, Aile Mahkemelerinin görevi ve görevine giren işlerdeki yargılama usulü, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da düzenlenmiştir.
    4787 sayılı Kanun’un 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere, TMK.nun m.118-395 kaynaklanan bütün davaların, Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır.
    Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir (Yargıtay HGK.nun 16.11.2005 tarih ve 2005/2-673 E 2005/617 K.sayılı kararı).
    Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmeden önce, 21.12.1987 tarihinde evlendikleri, dava konusu taşınmazın da 4721 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce alındığı, tarafların 10.06.2005 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları ve iş bu davanın 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girmesinden sonra, 30.11.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacı kadın, taşınmazın aile birliği içinde birlikte satın alındığını iddia etmiş olup, taşınmazın yarısının kendi adına tescilini istediğine göre, davacının isteği katkı payına yöneliktir. Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33; 1086 sayılı HİMK m. 76). Dava dilekçesi ve dosya kapsamı itibariyle dava, eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğundan, davanın açılış tarihi itibariyle, 4721 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra açılan mal rejiminin tasfiyesine yönelik iş bu davanın çözümü ise 4722 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. ve 2. maddeleri ile; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi hükümleri uyarınca, Aile Mahkemesine aittir.
    Aynı hususlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2007 gün ve 2007/13-191 E., 2007/167 K. ve 23.05.2007 gün ve 2007/14-300 E. 2007/295 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Öte yandan, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2. maddesinde “...Aile Mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
    Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre, bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesince bakılır.
    Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar Personel bulunur...” hükmü yer almaktadır.
    Somut olayda, Çaycuma İlçesinde Aile Mahkemesi kurulmadığı açıktır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden ve bu tür uyuşmazlıklara Aile Mahkemelerinde bakılacağı, 4787 sayılı Kanunun 4/1.maddesinde hükme bağlandığından, mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının ara kararıyla karar altına alınması ve davada anılan Kanunun 7.maddesinde öngörülen usul hükümlerinin uygulanması, ayrıca da karar başlığında davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının gösterilmesi gerekir.
    Bu nedenle, mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, re’sen gözetilmesi gereken görev hususu dikkate alınmadan, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi