Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/5831
Karar No: 2018/1049
Karar Tarihi: 20.02.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/5831 Esas 2018/1049 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/5831 E.  ,  2018/1049 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.02.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..."un tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacılar, muris ...’ın, 836 parsel sayılı kargir kahvehane niteliğindeki taşınmazını, mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak, satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, murisin alt soyu bulunmayıp kardeşi ...’ın 19.09.2006 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olduklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı; hak düşürücü süre itirazında ve zamanaşımı definde bulunmuş,davacıların saklı pay sahibi mirasçılar olmadıklarından iptal tescil ve tenkis istekli dava açamayacaklarını,mirasçılığın murisin ölüm tarihine göre belirlenmesi gerekip esasen davacıların babası ...’ın muris ...’nin ölümünden sonra yedi yıllık süre zarfında böyle bir dava ikame etmediğini,murisin mirasçısı olan eşi ve kardeşi ...’ın paylaşım yaptıklarını, dava konusu edilen taşınmazın murisin yegane malvarlığı olmadığını,temlikin gerçek bir satış işlemine dayanıp bedelinin de ödendiğini,çekişme konusu taşınmazı alabilmek için bir dairesini sattığını, alım gücünün bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; murisin iradesinin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olmadığı,saklı pay sahibi olmayan davacıların tenkis isteğinde de bulunamayacakları gerekçesiyle her iki isteğin reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, muris ...’ın evli ve çocuksuz olarak 08.07.1999 tarihinde ölümü üzerine eşi ... ile kardeşi ...’ın mirasçı oldukları, eşi ...’ün 2003 yılında,kardeşi ...’ın da 2006 yılında ölümü ile davacıların mirasçı oldukları, murisin, 836 parsel sayılı, 168 m2 miktarlı, kargir kahvehane vasıflı taşınmazını 22.04.1999 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l/4/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213.(6098 sayılı T.B.K. 237) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
    Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince;murisin çekişme konusu kargir kahvehane vasıflı taşınmazı tapulama yolu ile 25/04/1972 tarihinde edindiği,kahvehane işletmeciliğine 01/01/1992 tarihinde başlayıp 31/03/1997 tarihinde terk ettiği,05/08/1998 tarihinde işyeri kira gelirinden dolayı gayrımenkul sermaye iradı mükellefi olduğu ve bu mükellefiyetin 08/07/1999 ölüm tarihine kadar devam ettiği, murisin emekli ve çocuksuz olup eşiyle ½’şer oranda paydaş olduğu zeytinlik vasıflı başkaca bir taşınmazının olduğu,tanık beyanlarına göre murisin kahvehaneyi ölene kadar kullandığı,borcu olmadığı ve taşınmazını satmayı gerektirir bir
    ihtiyaç içinde de bulunmadığı,davacı tanığı ...’ın, “çekişme konusu taşınmazın davalıya devri ile ilgili olarak murisin bir cahillik ettiğini,aklına girdikleri için parasız olarak davalıya devrettiğini söylediğini” beyan ettiği, temlikin ölüm tarihinden kısa bir süre önce gerçekleştiği,murisin eşi ...’ün de davalının kardeşine yapmış olduğu başka bir temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği ve sözkonusu kararın kesinleştiği anlaşılmakla çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiği ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.02.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil olmasza tenkis isteğine ilişkindir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Çekişme konusu 168 m² kargir kahvehane nitelikli taşınmaz muris ..."a aitken 22.04.1999 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik edildiği murisin 08.07.1999 tarihinde ölümü ile mirasçıları olarak eşi ile 19.09.2006 tarihinde ölen kardeşi ... olma yeğenleri davacıların kaldıkları kayden sabittir.
    Bilindiği üzere muris muvazaasının en önemli unsuru murisin, temliki mal kaçırma amacı ile yapmış olmasıdır.
    Somut olayda davalı üçüncü kişidir ve murisle bir yakınlığı kanıtlanmış değildir. Dinlenen davacı tanıkları temlikin mal kaçırma amacı ile yapıldığı yönünde bir beyanda bulunmamışken aksine davalı tanıkları işlemin gerçek satış olduğunu ifade etmişlerdir.
    Temlik tarihinde eşi ve kardeşi olan ve onlarla bir husumeti olmayan murisin üçüncü kişi lehine mal kaçırması hayatın olağan akışına tersttir. Temlik tarihinden sonra uzun yıllar yaşayan eşi ve kardeşi gerçek satış olduğunu biliyor olmalılar ki, bir dava açmamışlardır. Öte yandan murisin eşi tarafından yapılan temlikin muvazaalı olması yorum yolu ile murisin temlikinin de muvazaalı olduğu sonucunu doğurmaz
    Bedeller arasındaki aşırı oransızlık da tek başına muvazaanın kanıtı değildir.
    Davacılar saklı pay sahibi olmadıklarından tenkis davası açamayacakları da kuşkusuzdur.
    Tüm bu nedenlerle davanın reddinin doğru olduğu ve hükmün onanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi