11. Hukuk Dairesi 2019/1031 E. , 2019/7461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/01/2017 tarih ve 2015/980 E.- 2017/73 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/12/2018 tarih ve 2017/1019 E.- 2018/1558 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalının ortağı olduğunu, 04.08.2015 tarihli usulsüz genel kurul kararı ile müvekkilinin ortaklıktan çıkarıldığını, tek ortakla yapılan genel kurulun TTK"nın 621. maddesine aykırı olduğunu, yasada belirtilen asgari toplantı ve karar yeter sayısını içermediğini, ayrıca çağrının da usulsüz bulunduğunu, 15 gün öncesinde müvekkiline tebligat yapılmadığını, diğer büyük ortağın tüzel kişilik olduğunu, atadığı temsilciye bu yönde yetki vermediğini, temsilcinin de görevi kötüye kullandığını ileri sürerek davalı şirketin 04.08.2015 tarihli genel kurulda alınan kararlar ile davacının ortaklıktan çıkarılma kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2015/1170 E. sayılı dava dosyasında 02.07.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali davası açtığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, çağrının usulüne uygun yapıldığını, toplantıdan haberdar olan davacının bilerek ve isteyerek kötü niyetle toplantıya katılmadığını, TTK"nın 621. maddesinde belirtilen karar nisabına uygun olarak karar alındığını ve müvekkili şirket aleyhine haksız rekabette bulunduğu tespit edilen davacının haklı olarak ortaklıktan çıkarıldığını, çok az pay sahibi olan davacının şirketin çalışmasını engellediğini, alınan kararlarda bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; TTK"nın 416. maddesine ilişkin düzenlemenin emredici nitelikte olduğu, bu hüküm uyarınca alınan kararların geçerli olabilmesi için bütün ortakların mevcut olması ve genel kurul toplantısı yapılabilmesi yönünde itirazın bulunmaması gerektiği, somut olayda, genel kurulun nasıl icra edildiği yönünde bir karışıklık olduğu gibi, toplantı tutanağında TTK"nın 416. maddesine uygun yapıldığı ısrarla vurgulandığı, ancak, tüm ortakların katılımı mevcut bulunmadığından toplantı ve karar nisabının bulunmadığı, çağrısız genel kurula ilişkin emredici hükme aykırı olarak alınan kararların yoklukla malül olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının 04.08.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların yoklukla malül olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; genel kurul toplantısında 8 adet payın toplantıda temsil edilmediği, 13.070 payın tamamının vekaleten temsil edildiği, toplantı tutanağı içeriğinden ve dosya kapsamından, genel kurulun TTK’nın 416. maddesi uyarınca çağrısız olarak toplandığı, 6102 sayılı TTK"nın 416/1. maddesine göre, çağrısız toplantı için tüm ortakların bir itirazının bulunmaması ve kararların tüm ortakların katıldığı toplantıda alınması gerektiği, davacı toplantıya katılmadığından toplantı ve karar nisabının bulunmadığı, kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunduğu gerekçesiyle davalı vekili istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, limited şirket genel kurulu kararının iptali istemine ilişkin olup, 6102 sayılı TTK"nın 622. maddesi atfıyla uygulanması gereken aynı kanunun 446. maddesine göre çağrının usulüne göre yapılmadığını iddia eden ortağın muhalefet şerhi aranmaksızın alınan kararlarının iptalini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Mahkemece, iptali istenen kararların alındığı genel kurul tutanağındaki ""... TTK"nın 416. maddesine istinaden yapılan toplantıya hiçbir itirazın olmadığının anlaşılması..."" ibaresi nedeniyle genel kurul toplantısının TTK"nın 416. maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul olduğu ve toplantıya oybirliği ile katılımın sağlanmadığı gerekçesiyle genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiş ise de; davalı şirket, genel kurul çağrısı yapıldığına ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi ile yerel gazete ilanlarını ibraz etmiş, davacı da genel kurul tarihinden sonra kendisine ulaşan çağrıyı gösterir tebligat belgesini ibraz etmiş olup, iptali istenen kararların alındığı genel kurulun Ticaret Sicil Gazetesi ile yerel gazetede ilan edilen gün ve saatte yapıldığı da toplantı tutanağından anlaşılmıştır. Bu durumda, davaya konu 04.08.2015 tarihli genel kurulun TTK"nın 410 v.d. maddelerinde yerini bulan çağrı üzerine toplantı usulü ile toplanmış olduğu anlaşılmakla davacıya usulüne uygun çağrı yapılmadığından karşı oy ve muhalefet şerhi aranmaksızın iptal sebepleri değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, sadece toplantı tutanağındaki ibare nedeniyle anılan şekilde karar verilmesi isabetli olmayıp, kararın davalı yararına bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.