14. Hukuk Dairesi 2017/5752 E. , 2018/375 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalı aleyhine 13.03.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, maliki bulundukları 256 ve 1149 parsel sayılı taşınmazlar yararına, davalı ..."e ait 250 parsel sayılı taşınmazdan genel yola çıkabilmek için 70 metre boyunda 5 metre eninde geçit hakkı kurulmasını istemiştir. Diğer malikler ve mirasçılar yargılama sırasında davaya dahil edilmiştir.
Davalılar, geçit hakkının 250 ve 254 parsel sayılı taşınmazlardan kurulmasını istemişler, davalı ... 09.05.2014 günlü duruşmada 1 numaralı seçenekten geçit kurulmasını kabul etmiştir.
Mahkemece, davacılara ait 1149 ve 256 parsel sayılı taşınmazlar yararına davalılara ait 250 parsel sayılı taşınmazda, bilirkişi rapor ve krokisinde 1. seçenek olarak gösterilen 222 m2"lik kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5 - 3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu"nun 748/3 ve 1012. Maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda; davacıların 1149 ve 256 parsel sayılı taşınmazları yararına 250 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş ise de, geçit ihtiyacı içinde olan parseller yönünden yola geçebilmek 254 ve 250 parsel sayılı taşınmazlardan mümkün olup, 254 parsel sayılı taşınmaz maliki davada taraf olarak yer almamıştır. Davanın 254 parsel sayılı taşınmaz malikine de yöneltilmesi ve bu alternatif de değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir.
Diğer taraftan, geçit hakkı bir gayrimenkul mükellefiyeti olduğundan lehine geçit istenen davacı parselleri ayrı ayrı bağımsız olarak değerlendirilmeli, dava konusu her bir parsel yararına geçitin başladığı yerden ulaştığı genel yola kadar olan güzergahtaki aleyhine geçit kurulan tüm parseller ayrı ayrı belirtilmelidir. Davacıların kendi parselleri arasında da kesintisiz bağlantının gerçekleştirilmesi için hükmen her bir davacı parseli ile devamındaki davacı parselleri arasından kesintisiz olarak ulaşımı sağlayacak şekilde geçit kurulmalıdır. Davacılara ait 1149 ve 256 parsel sayılı taşınmazlar yararına geçit hakkı kurulmuş ise de, 250 parsel sayılı taşınmazda geçit kurulan 1 numaralı seçenek olan geçit yerinin sadece 1149 parsel sayılı taşınmaza bağlanmış olması, her ne kadar krokide 1 numaralı seçenek olarak gösterilen geçit yerinin 1149 parselde de devam ederek 256 parsel sayılı taşınmaza ulaştığı görülmekte ise de, 1149 parsel içinde yer alan geçit yeri için bu parsel sayılı taşınmaz aleyhine ve 256 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmamış olması kesintisizlik ilkesine aykırıdır.
Ayrıca, dava 2012 yılında açılmış, 2013 yılında keşif yapılmıştır. Bu tür davalarda hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılarak bu bedelin hükümden önce depo ettirilmemiş olması da yukarıda sayılan ilkelere aykırılık oluşturulmuştur.
Mahkemece, 254 parsel sayılı taşınmaz malik ya da malikleri davaya dahil edilerek yerinde yeniden yapılacak keşif ile en uygun geçit yeri belirlenmesi, geçit bedeli konusunda yeni bir değer tespiti yapılması, davacılara ait her bir taşınmaz bağımsız olarak değerlendirilmek suretiyle, kesintisizlik ilkesine ve fedakarlığın denkleştirilmesi prensibine uygun şekilde geçit hakkı tesisi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.