Esas No: 2022/4172
Karar No: 2022/5784
Karar Tarihi: 04.07.2022
Danıştay 5. Daire 2022/4172 Esas 2022/5784 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2022/4172 E. , 2022/5784 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/4172
Karar No : 2022/5784
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davalı) : ... Bakanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Başpolis memuru olarak görev yapmakta iken, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına karşı yapılan istinaf isteminin reddine ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Anayasa'nın 15 ve 121. maddeleri uyarınca Olağanüstü hal (OHAL) döneminde sadece OHAL'in gerektirdiği ölçüde ve OHAL süresiyle sınırlı geçici tedbirler alınabileceği, 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, OHAL KHK'larının Resmi Gazetede yayımlandıkları gün TBMM'nin onayına sunulması ve en geç 30 gün içerisinde görüşülüp karara bağlanmasının zorunlu olduğu, ilgili TBMM onayına sunulduktan sonra 30 gün içerisinde onaylanmadığı, dolayısıyla yok hükmünde olduğu, bu sebeple dava konusu işlemin dayanaksız kaldığı, tesis edilen işlemin niteliği itibarıyla ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, MGK kararlarının tavsiye niteliğinde ve bağlayıcılığı olmayan kararlar olduğu, hiç kimsenin içeriğini bilmediği MGK kararlarına uymadığı gerekçesiyle cezalandırılamayacağı, söz konusu yapının terör örgütü olarak ilan edildiği tarihten önceki yasal olan faaliyetlerinden dolayı terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağı, işlendiği tarihte kanunen suç olarak sayılmayan eylemler nedeniyle cezalandırılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, işlem tarihinden sonra elde edilen delillerin ve mahkumiyet kararının önceki işlemi hukuka uygun hale getirmeyeceği, aynı eylem ve faaliyetler nedeniyle iki ayrı cezaya hükmedilemeyeceği, terör örgütleriyle iltisak ve irtibatı bulunduğu yönündeki iddianın gerçek dışı olduğu, meslek hayatı boyunca bu iddiayı doğrulayacak hiçbir eyleminin olmadığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğine dair hiçbir somut delilin olmadığı, mahkeme kararında dayanılan bilgi, belge ve delillerinin büyük çoğunluğunun hiçbir mahkeme kararı olmadan elde edilip kullanıldığı için yasa dışı delil niteliğinde olduğu, mahkumiyetine ilişkin ceza mahkemesi kararının kesinleşmediği, dava konusu işlem ile masumiyet karinesinin, adil yargılanma, savunma ve gerekçeli karar haklarının, hukuk devleti, doğal hakim, ölçülülük, suçta ve cezada kanunilik, suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ve şahsiliği ilkelerinin ihlal edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının temyiz iddialarının 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : ...
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının "adli yardım" talebinin kabulü yönünde Bölge İdare Mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin üçüncü fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşısında, davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığı halinde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.
Her ne kadar İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde davacının terör örgütü üyeliğinden hapis cezası ile cezalandırıldığı belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, davacının anılan suçtan mahkumiyet kararı kesinleşmemiş olduğundan, yargılama süreci devam eden ceza davasının davacı aleyhine bir durum olarak değerlendirilmesi masumiyet karinesi gereğince mümkün değildir. Bununla birlikte dava dosyasında yer alan davacı hakkındaki tespitler değerlendirildiğinde ise davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin eklenmesi suretiyle ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 04/07/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.