9. Hukuk Dairesi 2017/21174 E. , 2018/5557 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 28. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... ... 26. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK. 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Tetkik Hakiminin raporu dinlenildikten sonra gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 24/11/2010 tarihinden 31/05/2016 tarihine kadar ... projeler reklam müdürü olarak çalıştığını, davacının davalı iş yerinde en son aldığı ücret tutarı; ortalama olarak 17.000,00 TL olduğunu, davacının çalıştığı dönem itibariyle davalı işverende çalışan kişi sayısının 4587 sayılı Kanunun ilgili maddesinde bu davanın kabulü için aranan sayının üzerinde olduğunu, davacının çalıştığı süre içerisinde iş akdine aykırı; akdin feshine sebep olacak herhangi bir olumsuz davranışının olmadığını, davalı şirketin davacının iş sözleşmesini sebep bildirmeden haksız olarak feshettiğini belirterek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 24/11/2010 tarihinde hizmet akdine ilişkin olarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, davacının 2015 yılı son çeyreğinde davalı şirkette çalıştığı işte beklediği iş tatminine ulaşamadığı, hedeflediği kariyerinin gerçekleşmeyeceğine inandığını belirterek üst yöneticisine ve çalışma arkadaşlarına istifa yoluyla davalı şirketten ayrılmak istediğini bildirdiği, davalı şirketin davacıya şirket geleneklerine uygun olarak üst amirlerine istifasını yazılı olarak ilgili departaman vermesi gerektiğini sözlü olarak bildirdiklerini, davacının istifasını yazılı olarak vermeyeceğini hatta istifadan vazgeçtiğini, ancak mevcut statüsü ile de çalışmak istemediğini, henüz kendisine uygun gerek davalı şirket içinde ve gerekse başka bir işverene ait işyerinde iş bulamadığını da sözlü olarak ilettiğini, davalı şirket yöneticileri davacı ile olan iş ilişkisini sonlandırmak istemediklerini ancak buna rağmen davacı iş ilişkisini sona erdirmek istiyorsa davacının da kabulü ve isteği doğrultusunda 31/05/2016 tarihine kadar geçici olarak "... Projeler Reklâm Müdürü", "... Tea" ve "Fifa Dünya Kupası 2018" projelerinde çalışmak şartıyla 31/05/2016 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesine göre yasal hakları ödenmek şartıyla iş sözleşmesinin davalı şirketçe feshedilebileceğinin bildirildiği, davacının yeni bir iş bulması halinde davalı şirket prosedürüne uygun olarak yazılı istifa yoluyla ayrılması olanağı da tanınmak suretiyle 17 Mayıs-31 Mayıs 2016 tarihleri arasında toplu iş arama iznini kullanma talebi de kabul edilerek, davacının da bilgisi dahilinde hazırlanmış olan iş sözleşmesinin işverence feshine ilişkin bildirim davacıya 26/111/2015 tarihinde 4857 Sayılı İş Kanunu"nun 109. maddesine uygun yazılı bildirim imzası karşılığında tebliğ edildiğini, davacının iş sözleşmesinin feshine ilişkin bildirimin 26/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği sabit olduğundan, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesine göre işe iade istemli davanın en geç 26/12/2015 tarihine kadar açılması gerekirken davayı 16/06/2016 tarihinde açılmış olması sonucu 1 aylık hak düşürücü süre geçirildiğini belirterek davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmenin feshine ilişkin sözleşmenin iş sözleşmesinin feshi başlıklı 3. maddesinde 31 Mayıs 2016 tarihinde hüküm ve sonuç doğurmak üzere 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesine göre bildirimli ve tazminatlı olarak işveren davalı tarafından bu düzenleme ile feshedildiği, denilerek feshin hüküm ve sonuç doğurması belli bir tarihte olacağı davalının da kabulünde olduğu, sözleşmenin feshinden önce aylarca önce yapılan bu sözleşmenin davacının işe iade davasını açabilmesi için iradesi sakatlayan hataya sevk etmeye neden olabilecek bir sözleşme olduğunun açık olduğu, sözleşme tarihi ile gerçek fesih arasında uzun bir süre olup işçide işveren de sonuçları olarak askıda olan bir sözleşmeden her zaman vazgeçebileceği, Mahkememizce açıklanan nedenlerle askıda olan sözleşmenin 31.05.2016 tarihi itibari ile hüküm ifade edeceğinden ve davalının bu tarihteki fesih bildirimi dikkate alınarak dava açma süresinin 31.05.2016 tarihinde başlayacağı kabul edilmiş olmakla davanın 1 aylık hak düşürücü sürede açıldığı, davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı ve iş güvencesi hükümlerinden yararlandığı, davalı, fesih gerekçesinde herhangi geçerli sebep bildirmediği gibi fesih sebebini de bildirilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) İstinaf Dairesi Kararı:
Karara karşı davalı vekili tarafından istinafa başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonunda, ""Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan “İş sözleşmesinde geçici iş değişikliği ve geçici iş değişikliği sonunda işveren tarafından iş sözleşmesinin feshine ilişkin düzenleme”nin 26.11.2015 tarihinde tarihinde taraflarca imzalandığı,
Davacı tarafça fesih bildirimine ilişkin olarak aksine bir itiraz ileri sürülmediği,esasen davacının taraflar arasında imzalanan 26.11.2015 tarihli “İş sözleşmesinde geçici iş değişikliği ve geçici iş değişikliği sonunda işveren tarafından iş sözleşmesinin feshine ilişkin düzenleme”den bahsedilmediği, sadece davacının iş akdinin davalı tarafça 31.5.2016 tarihinde feshedildiğinin açıklandığı, metnin başlangıç kısmında anılan düzenlemenin 30.11.2015 tarihinde tanzim ve imza edildiği belirtilmişken metnin son kısmında 26.11.2015 tarihinde son kez okunarak imza altına alındığı şeklindeki tarihler arasındaki çelişki bulunduğu ancak tarihlerdeki mevcut çelişkinin anılan belgenin geçersizliği sonucunu doğurmadığı,
Esasen 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca davanın fesih bildirim tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının resen araştırılması gerektiği zira hak düşürücü sürenin kamu düzeninden olduğu ve mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiği düzenlemesi karşısında anılan düzenleme tarihi ister 26.11.2015 tarihi olsun, ister 30.11.2015 tarihi olsun, her iki tarih açısından da dava açma süresinin irdelenmesi gerektiği, zaten aradaki süre farkının 4 gün olduğu, bu süre farklılığının dava tarihine göre hak düşürücü süre hesaplamasının sonucunu etkilemediği, davalı tarafça tebliğin 26.11.2015 tarihinde yapıldığının açıklandığı, Dairemizce de 26.11.2015 tarihinin tebliğ tarihi olarak esas alındığı,
Yukarıda anılan Düzenlemenin 1. maddesinde taraflar arasındaki iş ilişkisindeki yapılan işi geçici süre ile değiştirmek ve bu geçici sürenin sonu olan 31 Mayıs 2016 tarihinde iş sözleşmesinin işverence 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesine göre bildirimli ve tazminatlı feshini ve sonuçlarını düzenlediğinin belirtildiği,
2. maddesinde geçici iş değişikliğine ilişkin olarak davacının işi kendisinin de talebi ve isteği doğrultusunda 1 Aralık 2015 tarihinden 31 Mayıs 2016 tarihine kadar geçici olarak ... Projeler Reklam Müdürü,... Tea&FIFA Dünya Kupası 2018 işi ile değiştirildiği,
3. maddesinde 24 Kasım 2010 tarihinden bu yana iş sözleşmesine istinaden çalışmakta olan davacının iş sözleşmesinin 31.5.2016 tarihinde hüküm ve sonuç doğurmak üzere 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesine göre bildirimli ve tazminatlı olarak işveren tarafından bu düzenleme ile feshedildiği,
4. maddesinde bu düzenlemenin aynı zamanda 4857 sayılı İş Kanunu"nun 109. maddesinde yer alan yazılı bildirim niteliğinde olduğu ve iş sözleşmesinin işverence sona erdirildiğini belirten fesih bildirimi olduğunun açıkça belirtildiği, fesih bildiriminin 26.11.2015 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davanın 17.06.2016 tarihinde açıldığı, tebliğ tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı"" gerekçesi ile istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK. 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
F) Gerekçe
Temel uyuşmazlık, taraflar arasında 6 ay süre ile imzalanan ve bitimi tarihini de fesih tarih olarak düzenleyen sözleşmenin, aynı zamanda fesih bildirimi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve buna göre resen dikkate alınması gereken davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesi, bu bildirimi fesih bildirimi olarak kabul etmezken, Bölge Adliye Mahkemesi bunun fesih bildirimi olduğunu kabul ederek sonuca gitmiştir.
Davacı davalı işyerinde çalışırken, fesih bildirimi olup olmadığı tartışma konusu edilen belge “İş sözleşmesinde geçici iş değişikliği ve geçici iş değişikliği sonunda işveren tarafından iş sözleşmesinin feshine ilişkin düzenleme” şeklinde taraflar arasında 30.11.2015 tarihinde imzalanmış ve sözleşmenin 30.05.2016 tarihinde 6 ay sonra feshedileceği belirtilmiştir. Ancak bu düzenlemede tarafların bu süre içinde fesih haklarını saklı tutukları da belirtilmiştir. Bu belge düzenleniş şekli ile 6 aylık belirli süreli iş sözleşmesi gibi düzenlenmiş ve fesih bildirimi olarak nitelendirilmesi isabetli değildir. Zira önel niteliğinde olmadığı gibi fesih hakkı da saklı tutulmuştur. Tarafların iradesinin 6 ay süre ile çalışmaya yönelik olduğu açıktır. Davacı daha önce de saklı tutulması, önel niteliğinde olmaması karşısında isabetli değildir. Davacı daha önce çalıştığına ve düzenlenen belgede 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesi anlamında objektif ve esaslı neden olmadığına göre davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı kabul edilmelidir. Fesih tarihinde de yazılı bildirim yapılmadığına göre fesih, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca fesih salt bu nedenle geçersizdir. İlk derece mahkemesinin değerlendirmesi isabetli olup, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 ve 6100 sayılı HMK.’un 373. Maddeleri uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
F) Sonuç: Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1. Bölge Adliye Mahkemesi esastan ret kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA,
2. İlk derece Mahkemesince davanın süresi ve feshe ilişkin değerlendirme isabetli olduğundan, davalı tarafından gerçekleştirilen feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı nezdindeki işyerine İŞE İADESİNE,
3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5. Alınması gereken 35,90 TL karar - ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar - ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7. Davacının yaptığı 437.70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
10. Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi"ne, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.