14. Hukuk Dairesi 2016/9283 E. , 2018/350 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 02.11.2015 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti, ıslah ile mirasa iade talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; terekenin tespitinin kabulüne diğer taleplerin reddine dair verilen 24.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, terekenin tespiti, ıslah yoluyla mirasta iade talebine ilişkindir.
Davacı, 06.09.2015"te vefat eden muris ..."ün oğlu olduğunu, davalının da kardeşi ve annesinin vasisi olduğunu, 2013 yılında muris kısıtlanmadan önce... Şubesi"inde maaşını çektiği vadesiz hesabının, ... Şubesi"nde 30.000 TL. lik vadeli hesabının bulunduğunu, vadeli hesapta davalının ikinci imza yetkisinin bulunduğunu, davalının bu imza yetkisine dayanarak murisin vadeli hesabındaki parayı çekip İş Bankası ... Şubesi"nde dava dışı eşi ...adına yatırdığını, murisin evindeki çelik kasadan yaklaşık 34 gr. altını davalının alıp kendi kasasına kaçırdığını, murise ait ..."de bulunan dükkanın kirasına davalı tarafından üç aydır el konulduğunu, tüm bunların murisin vesayet dosyasına bildirilmediğini ileri sürerek murisin terkesinin tespitini talep etmiştir.
Davacı vekili, harçlandırılmamış 22.02.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle terekenin tespiti olarak açtığı davayı ıslah ederek mirasta iade davası olarak devam edilmesini talep ettiğini, terekeden miras hissesine düşen miktarın iadesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının açtığı tereke tespiti davasının ıslah yolu ile mirasta iade davasına dönüştürülmesinin uygun olmadığı, ıslah talebinin reddedilmesi gerektiği, murise ait terekenin tespiti yapılmış olduğu gerekçesiyle terekeden el çekilmesine, kaydın kapatılmasına, davacının diğer taleplerinin reddine, mirasçıların ilgili mahkemede dava açmakta muhtariyetlerine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Islah HMK 176 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre; aynı davada taraflardan her biri ancak bir kez yapmış olduğu usuli işlemlerini kısmen veya tamamen tahkikatın sona ermesine kadar ıslah edebilir. Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren bütün usuli işlemlerin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirlmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yemin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz.
HMK"nın asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 3. maddesinde; " Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir." hükmü yer almaktadır. HMK 4. maddesinde ise sulh hukuk mahkemesinin görevine giren davalara yer verilmiştir.
Somut olayda; dava terekenin tespiti talebiyle açılmışsa da davacı 22.02.2016 tarihli dilekçesiyle talebini mirasta iade davası olarak ıslah etmiştir. HMK"nın 2. maddesi uyarınca mirasta iade davasına bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken ıslah dilekçesi dikkate alınmadan ıslah öncesi taleple ilgili yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.