Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/16838
Karar No: 2014/901
Karar Tarihi: 23.01.2014

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/16838 Esas 2014/901 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme davacının iş akdinin haksız ve önelsiz feshedildiği gerekçesiyle kıdem, ihbar tazminatı ve diğer alacaklarının tahsilini istediği davada, taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık olduğunu belirtmiştir. İş ilişkisi devam ederken yapılan ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu ve ibranamenin tarih içermemesi ve fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda değer verilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca, işçi ve işveren arasında borcun sona erdirilmesine yönelik olarak yürürlülükte olan ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranması gerektiği ifade edilmiştir. Kanun maddeleri olarak da, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 132. maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 21, 23-31. maddeleri ve iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçersizliği konusundaki Dairemizin kararları sayılmıştır.
7. Hukuk Dairesi         2013/16838 E.  ,  2014/901 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    Tarihi : 18/04/2013
    Numarası : 2012/341-2013/198

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı, iş akdinin yeni alınan personelle devam edileceği gerekçesiyle işveren tarafından haksız ve önelsiz feshedildiğini, tazminat ve haklarının ödeneceği ve işsizlik sigortasından yararlandırılacağı vaadi ile işyeri muhasebesinde tutanak başlıklı içeriğini bilmediği bir belge imzalatıldığını, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
    Davalı, davacının alacağının olmadığı yönünde ibraname imzaladığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ibranamenin iş akdinin feshinden sonra düzenlendiğinin tutanak ve tanık anlatımları ile sabit olduğu, davaya konu alacakların tek tek sayıldığı ve miktar içermediği, davacının irade fesadı hususundaki iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
    İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
    Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.
    İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
    İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
    Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
    Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
    Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
    İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K.).
    Somut olayda; ibraname 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş olup davacı iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini, haklarının ödeneceği söylenerek kendisine belge imzalatıldığını ileri sürmüş, davalı ise davacının alacağı olmadığına dair işvereni ibra ettiğini savunmuştur. Davacı tanıkları işveren tarafından davacının iş akdinin feshedildiğini beyan etmişler, davalı tanıkları ise davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını beyan etmişlerdir. Ancak davalı tarafça dosyaya sunulan tarihsiz tutanakta bir yandan davacının 05.06.2012 tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığı belirtilirken diğer yandan davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödendiği belirtilmektedir. İşten ayrılış bildirgesinde de davacının işten ayrılış nedeni “istifa” olarak gösterilmiştir. İbraname kendi içinde ve işyeri kayıtları ile çelişmektedir. Savunma çelişkisi nedeniyle ibranameye değer verilmesi hatalı olup işverene davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile dava konusu diğer alacaklarını ödediğine dair varsa banka kaydı, miktar içeren imzalı belge, makbuz gibi ödeme belgesi sunması için süre verilmeli, belge sunulursa dikkate alınmalı, ödeme belgesi sunulmadığı takdirde davacının talepleri hakkında tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Bu yön dikkate alınmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya idesine, 23/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi