Esas No: 2020/5019
Karar No: 2020/4969
Karar Tarihi: 02.10.2020
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/5019 Esas 2020/4969 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2020 tarih ve 2020/48944 sayılı yazısı ile; Devletin emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13/11/2019 tarihli ve 2019/6748 soruşturma, 2019/2119 esas, 2019/1690 sayılı iddianamenin iadesine dair Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/12/2019 tarihli ve 2019/579 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2020 tarihli ve 2019/1421 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında yer alan "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır... Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır...Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesince şüpheli hakkında farklı soruşturmalar kapsamında bir çok yakalama kararı çıkartıldığı, bu dosyada şüphelinin savunmasının alınmasına yönelik bir işlem yapılmadan kamu davası açıldığı, şüphelinin ifadesinin alınması gerektiğinden bahisle iddianame iade edilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, şüpheli hakkında iddianamenin iadesine konu olayla ilgili olarak ifadesinin alınmasına yönelik olarak Konya 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 08/04/2019 tarihli ve 2019/1906 değişik iş sayılı kararı ile yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 21/05/2020 gün ve 94660652-105-78-3071-2020-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 16.03.2018 tarihinde yürütülen sanal devriye faaliyeti sırasında "facebook" adlı sosyal medya paylaşım sitesinde bulunan bir topluluk sayfasının paylaşımına "Ismail Kayiboyu" adlı facebook kullanıcısının polislere yönelik hakaret ve küfür içerir ayrıca Atatürk"ü ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurum ve organlarını aşağılayıcı nitelikte yorum yaptığının tespiti üzerine "açık kaynak ve araştırma raporu" ile kullanıcısı olduğu değerlendirilerek kimlik tespiti yapılan, Polnet ve KPS kayıtlarından 2012 yılında beyanına göre Çin Halk Cumhuriyetinde ikamet ettiği ve hakkında iki ayrı yakalama kararının bulunduğu belirtilen şüpheli hakkında; Konya İl Emniyet Müdürlüğünün 03.04.2018 tarihli fezlekesine istinaden "Türk Milletini, Cumhuriyeti, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama" suçundan 2018/21153 soruşturma sayısıyla, 03.04.2018 tarihli "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama" suçundan tanzim edilen fezlekeye istinaden 2018/21152 soruşturma sayısıyla, 03.04.2018 tarihli "5186 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna Muhalefet" suçundan tanzim edilen fezlekeye istinaden de 2018/21147 soruşturma sayısıyla Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca üç ayrı soruşturmanın başlatıldığı ve süreçte 2018/21153 soruşturma evrakının 25.05.2018 tarihli birleştirme kararı ile 2018/18368 sayılı soruşturma dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.
Tahkikat kapsamında tanzim edilen evraklarda KPS ve AKS sistem kayıtlarında şüphelinin 2008 yılında Suluova"da, 2010 yılında ise Gebze"de adres kaydının bulunduğu, 16.03.2018 tarihli açık kaynak ve araştırma raporuyla suça konu paylaşımlara yönelik tespit edilen hesabın link adresinin tespit edilerek, ekran görüntüleri ile de belirtilmesi sureti ile herkese açık künye bilgilerine ve paylaşımlara yönelik tespitlerin yapıldığı, bu kapsamda rapor içeriğinde ve tespit edilen ekran görüntülerinde yapılan incelemede, hesabın kapak fotoğrafında kullanıcı adının yanında Çince bir yazının bulunduğu, herkese açık kişisel bilgiler bölümünde "memleketi Karabük", "Amasya"da yaşadığı" ve "Yiwu, Zhejiang şehrinde" yaşadığı, hesaba tanımlı mail adresinin, yabancı telefon numarasının ayrıca hesaba bağlı diğer sosyal medya hesaplarının ve çalıştığı işyeri bilgisinin, 15.03.2018, 20.05.2014 ve 19.05.2014 tarihlerinde suça konu tespit edilen yorumların yer aldığı ekran görüntülerinin belirtildiği ve elde edilen bilgiler kapsamında polnet sisteminde yapılan araştırma neticesinde kullanıcısının Karabük nüfusuna kayıtlı ve Çin Halk Cumhuriyetinde yaşayan kimlik bilgileri belirtilen şüpheli ... olabileceğinin değerlendirildiği belirtilerek gerçek kullanıcının tespit edilebilmesi için gerekli olan trafik bilgisinin "facebook ınc" şirketinden temin edilmesi gerektiği, şirketin ülkemizde temsilciliğinin bulunmadığı ancak benzer olaylarda şirketin vekilliğini yapan avukatlık bürosu ile yapılan yazışmalarda bilgi temini taleplerinin Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında imzalanan "Suçluların Geri Verilmesi ve Cezai İşlerde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması" hükümlerine göre adli istinabe yoluyla yapılması gerektiği, tespiti yapılan açık kaynak bilgilerinin teyide muhtaç olduğu ve kesin delil niteliği taşımadığı hususlarının belirtildiği görülmüştür.
Şüpheli hakkında yürütülen 2018/18368 sayılı soruşturma dosyası ise, 19.03.2018 tarihinde Bimer aracılığı ile açık kimlik bilgilerini paylaşan bir ihbarcının "İsmail Kayiboyu" adlı sosyal medya kullanıcısının polis memurlarına yönelik hakaret ve küfür içerir yorumlarda bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğünce açık kaynak araştırma raporuna istinaden tespiti yapılan şüpheli hakkında 2018/21152, 2018/21153 ve 2018/21147 sayılı soruşturmaların yürütüldüğü belirtilerek tahkikat evrakları ve açık kaynak araştırma raporu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 18.06.2018 tarih 2018/18368 soruşturma sayılı TCK"nın 301/4 maddesi gereği soruşturma izni verilmesine yönelik fezlekesine istinaden yapılan inceleme neticesinde, iddiaya konu ifadenin "Devletin emniyet teşkilatını aşağılama" eylemi kapsamında değerlendirilebileceği kanaati ile 17.01.2018 tarihinde Adalet Bakanlığınca soruşturma izni verilmiştir.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca 2018/18368 sayılı soruşturma kapsamında, 2019/2408 iddianame numarası ile 28.02.2019 tarihinde, 16.03.2018 tarihinde açık kaynak araştırma raporunda tespit edilen ve 19.03.2018 tarihinde Bimer aracılığı ile yapılan ihbarda belirtilen yorum ve paylaşımlarına istinaden şüphelinin Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama suçundan 5237 sayılı TCK"nın 301/1-2, 43/1, 53 ve 58 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edilmiştir.
04.03.2019 havale tarihli iddianamenin, şüphelinin ifadesinin alınmaması nedeni ile Konya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.03.2019 tarih 2019/53 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile 5271 sayılı CMK"nın 170/5 ve 174/1-a maddeleri uyarınca iadesine karar verilmiştir.
Cumhuriyet savcısınca, açık kimlik bilgileri tespit edilen ve soruşturma izni verilen şüphelinin, mernis adresinin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu, hakkında bir çok yakalama kararının bulunduğu, şüpheli ifadesinin suçun sübutuna mutlak surette etkileyecek bir delil olmadığından iade gerekçesi yapılamayacağına yönelik 19.03.2019 tarihinde yaptığı itirazın 20.03.2019 tarihli karar ile mahkemece yerinde görülmeyerek merciiye incelenmek üzere gönderilmesine müteakip, Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda 21.03.2019 tarih 2019/528 değişik iş sayılı karar ile iade kararındaki gerekçeler yerinde görülerek oy birliği ile itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
İade kararı üzerine, 2019/18878 soruşturma sayısına kayden yürütülen soruşturma kapsamında, şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarılmasına dair Cumhuriyet Başsavcılığının 05.04.2019 tarihli istemi üzerine Konya 3 Sulh Ceza Hakimliğinin 08.04.2019 tarih 2019/1906 değişik iş sayılı kararı ile şüpheli hakkında 5271 sayılı CMK"nın 98 ve devamı maddeleri uyarınca ifadesi alınarak salıverilmek üzere yakalama emri çıkartılmıştır.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 08.04.2019 tarih 2019718878 soruşturma 2019/1911 karar sayılı yetkisizlik kararı ile sosyal paylaşım sitesine Konya ilinde erişim sağladığına ve paylaşımları Konya ilinde paylaştığına dair bir delilin olmadığı, yorum ve paylaşımların nerede yapıldığının tespiti yönünde evvelce Amerika Birleşik Devletleri Adlı Yargı Makamlarınca yapılan istinabe taleplerinin geri çevrildiği gözetilerek, kimlik bilgileri tespit edilen şüphelinin mernis adresinin yurt dışı adresi olduğu ancak en son Türkiye"de kayıtlı adresinin Karabük ilinde olduğunun anlaşılması nedeni ile evrakın Karabük Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının 03.05.2019 tarih 2019/2826 soruşturma, 2019/311 karar sayılı karşı yetkisizlik kararı ile de, şüpheli hakkında bütün usuli işlemlerin Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütüldüğü, soruşturma izni alındığı, iddianame düzenlendiği, şüphelinin ifadesinin alınmadığı gerekçesiyle iade edilmesi üzerine itiraz edildiği, itirazın reddedildiği ve şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldığı anlaşıldığından yetkisizlik kararı verilerek evrakın Konya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ve yetkili Başsavcılığın belirlenmesi için dosyanın Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.09.2019 tarih 2019/1020 değişik iş sayılı kesin kararı ile de suçun işlendiği yer belli olmadığından CMK"nın 13/1 maddesi uyarınca soruşturma yapmaya yetkili merciin Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı olduğuna, mütalaaya uygun olarak oy birliği ile karar verilmiştir.
Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2019 tarih 2019/6748 soruşturma ve 2019/1690 numaralı iddianamesi ile şüpheli ... hakkında 15.03.2018 ve 19.03.2018 tarihlerinde yapmış olduğu iddia edilen paylaşımlara istinaden 08.04.2019 tarihinde hakkında yakalama kararı da çıkartıldığı ve kovuşturma izninin alındığı belirtilmek sureti ile "Devletin Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama" suçundan 5237 sayılı TCK"nın 301/2-1, 43/1, 53,58 maddelerinden cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edilmiştir.
Üzerinde 19.11.2019 tarihli paraf/imza içermeyen havale kaşesi bulunan iddianamenin, Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/579 iddianame değerlendirme numaralı 04.12.2019 tarihli kararıyla özetle şüpheli hakkında farklı
soruşturmalarda birçok yakalama kararının çıkartıldığı belirtilmişse de, dosyada şüphelinin savunmasının alınmasına yönelik herhangi bir işlem yapılmadan kamu davasının açıldığı, şüphelinin savunma hakkını kullanamadığı ve lekelenmeme hakkının bulunduğu, bu sebeple ifadesinin alınması gerektiği gerekçesi ile 5271 sayılı CMK"nın 170 ve devamı maddeleri gereğince iadesine karar verilmiştir.
05.12.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca, açık kimlik bilgileri tespit edilen ve soruşturma izni verilen şüphelinin mernis adresinin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu, hakkında bir çok yakalama kararının bulunduğu ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca da hakkında yakalama kararı çıkarıltıldığından, mahkemenin şüpheli savunmasının alınmasına yönelik herhangi bir işlem yapılmadığına dair iade gerekçesinin yerinde olmadığı, 2018 yılında yapılan paylaşım nedeniyle dosyanın sürüncemede kalmaması ayrıca şüphelinin ifadesinin suçun sübutuna doğrudan etki edecek bir delil olmadığı ve şüphelinin ifadesinin alınmamasının iade gerekçesi olamayacağı belirtilerek karara itirazda bulunulmuştur.
Mahkemenin 06.12.2019 tarih 2019/579 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile itiraz yerinde görülmediğinden incelenmek üzere dosya itiraz merciine gönderilmiştir.
Cumhuriyet savcısının "itirazın reddine karar verilmesine" dair mütalaasının teminine müteakip yapılan inceleme neticesinde, Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 23.01.2020 tarih 2019/1421 değişik iş sayılı kesin kararı ile iddianamenin iadesi gerekçesi yerinde görülerek yapılan itirazın reddine, kesin olarak oybirliği ile karar verilmiştir.
06.02.2020 tarihinde Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı, açık kimlik bilgileri tespit edilen ve hakkında soruşturma izni verilen şüphelinin mernis adresinin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu, hakkında bir çok yakalama kararının bulunduğu, UYAP sisteminde benzer suçlardan açık ve kapalı bir çok kaydının bulunduğu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/18368 sayılı soruşturmasında hakkında yakalama kararının çıkarıldığı, 2018 yılının başında yapılan paylaşım nedeniyle dosyanın daha fazla sürüncemede kalmaması da gözetilerek, şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarıldığından mahkemenin herhangi bir işlem yapılmadığı ve lekelenmeme hakkına ilişkin gerekçelerin yerinde olmadığı, 5271 sayılı CMK"nın 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği aynı kanunun 174/1 maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iade edileceğinin belirtildiği, şüphelinin ifadesinin alınmadan dava açılmasının iddianamenin iadesini sebebi sayılamayacağı gibi kanunun 170/2. maddesi gereğince soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması durumunda Cumhuriyet savcısının kamu davası açması gerekeceği, Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 29.05.2018 tarihli ve 2018/3203 esas ve 2018/6502 karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu, somut olayda toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianamenin düzenlenmiş olduğu, şüphelinin ifadesinin müsnet suçun sübutuna doğrudan etki edecek bir delil olmaması sebebi gözetildiğinde ifadesinin alınmamasının iddianamenin iade gerekçesi olamayacağından kesin kararın kanun
yararına bozulması hususunda ihbar ve görüşte bulunulmasına müteakip, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.05.2020 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesin kararın kanun yararına bozulmasına yönelik istemde bulunulması istenilmiştir.
Uyap sisteminde yapılan incelemede, 09.03.2020 tarihinde yakalanarak İstanbul Havalimanında ifadesi alınan ve müdafii istemediğini beyan eden şüphelinin yaklaşık 10 yıldır Çin Halk Cumhuriyetinde yaşadığını, "ismailkayıboyu" isimli facebook profil sayfasının kendisine ait olduğunu ancak zamanını hatırlamadığı bir dönemde sayfanın başkaları tarafından ele geçirildiğini, kim tarafından ele geçirildiğini bulamadığını, uzunca bir süre kullanmadığını hatta aynı dosyadan Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca 2019/925 soruşturma sayılı dosyasından da ifadesinin alındığını, paylaşımları kesinlikle yapmadığını, suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1. maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-YASAL DÜZENLEMELER ŞÖYLEDİR;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
V-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
A)Kanun Yararına Bozmada Uyulacak İlkeler:
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulu’nun 17.07.2007 gün 145/172, 02.10.2007 gün 82/196 ve 10.06.2008 gün 83/166 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, yasa yararına başvurulan ve olağanüstü temyiz denilen yasa yolunda geçerli “istekle bağlılık kuralı” gereği, isteme konu edilmeyen hüküm ve hukuka aykırılıklar, yasa yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Burada aranması gereken, bizzat istem yazısında ileri sürülen aykırılık olgusu ve sebepleri ile bağlılıktır.
Ceza Genel Kurulunun 27.06.2019 tarih 2019/15-9-511, 29.09.2009 tarih 2009/6-177-210, 29.04.2008 tarih 2008/7-80-93, 02.10.2007 tarih 2007/6-170-195, 11.04.2006 tarih 2006/9-115, 18.03.2006 tarih 2006/2008/9-7-56, 15.11.2005 tarih 7-132/128, 25.10.2005 tarih 2005/3-98-120, 22.08.1988 tarih ve 18 sayılı ilke kararlarında ve 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere kanun yararına bozmada asıl olan kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka aykırılıkların giderilmesidir.
Bu kapsamda karar tarihinden sonra yakalanan şüphelinin ifadesinin alınması değerlendirme kapsamı dışında tutulmuştur.
B- İddianamenin iadesi yönünden;
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkumiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir. Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir... Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise;
"Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. "Mutlak sayılan mevcut bir delil" ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir. Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir."
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Somut olayda; "Devletin Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama" suçunu işlediği iddiası ile gerekli izinlerde alındıktan sonra düzenlenen Konya Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.02.2019 tarih 2018/18368 soruşturma, 2019/2408 sayılı iddianamesinin, "şüphelinin ifadesinin alınmaması" nedeni ile iadesine dair verilen Konya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.03.2019 tarih 2019/53 iddianame değerlendirme numaralı kararının, itiraz üzerine Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2019 tarih 2019/528 değişik iş sayılı redde ilişkin kararı ile kesinleşmiş olması karşısında, kesinleşen kararın gerekleri yerine getirilmeden verilen yetkisizlik kararından sonra aynı eyleme dayanan iddia ile ilgili soruşturma evrakının bu kez Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/6748 sayılı soruşturma sırasına kaydedilerek 13.11.2019 tarih ve 2019/1690 numaralı iddianamesine konu edilip 5271 sayılı CMK"nın 174/4 maddesine muhalefet edildiğinin anlaşılmasına nazaran aynı gerekçeleri kapsayan Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2019 tarih 2019/579 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile incelemeye konu mercii kararında hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2020 tarih ve 2020/48944 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.