4. Hukuk Dairesi 2015/2776 E. , 2016/1294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/05/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, taksirle yaralamaya sebebiyet vermeden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının gerekli önlemleri almaması sonucu su kanalı boşluğuna düştüğünü ve vücudunda kırıklar oluştuğunu iddia ederek, uğranılan zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, davacının .... Çayı üzerinden geçmek için yaya geçişine kapalı, çelik tellerle çevrili davalıya ait altyapı geçiş köprüsünü akşam saatlerinde yeterli aydınlatmanın dahi olmadığı bir yerde tedbirsiz olarak kullandığını, tamamen kapalı olan köprünün davacı tarafından tahrip edildiğinin açık olduğunu, 60 m. ileride yaya geçidi olduğu halde tedbirsizce yaya geçişine kapalı alanı kullanan davacının kusurlu olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı idarenin alt yapı geçiş köprüsünün yayalar tarafından kullanılmaması amacıyla gerekli tedbir ve önlemleri almadığı ve kusurlu olduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat istemin kabulüne karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; olay tarihi, olayın oluş şekli ile 10/11/2014 tarihli uzman bilirkişi raporunda, davacının köprünün insan geçişi için olmadığı belli olduğu halde karanlıkta geçmek mümkün değil iken yakında güvenli geçiş köprüsü olduğu halde o köprüyü kullanmadığı ve olayın oluşumunda %60 oranında kusurlu olduğunun belirtilmiş olması ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının bölüşük kusuru dikkate alınmadan, manevi tazminat isteminin tümden kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve talep edilen manevi tazminattan matematiksel olmamak üzere uygun bir miktar indirim yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine, davalı taraf harçtan muaf değilse de başlangıçta peşin harç alınmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına 08/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.