Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/2707 Esas 2019/10030 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/2707
Karar No: 2019/10030
Karar Tarihi: 24.12.2019

Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/2707 Esas 2019/10030 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2018/2707 E.  ,  2019/10030 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 8. fıkrasının son cümlesi hükmü uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 14/12/2010 tarihinden itibaren deneme süresi içinde işlenen ikinci suç tarihi olan 22/06/2013 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
    1-Sanık hakkında,... adına düzenlenen nüfus cüzdanına kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle sahtecilik yaptığı iddiasıyla açılan kamu davasında; Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı kararında da, belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup, hakim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir, dosyada aslı bulunan suça konu motorlu araç trafik belgesin üzerinde Heyetimizce yapılan gözlemde; aracın muayenesi bölümünde muayene tarihinin yazılı olmadığı, 24/10/2009 şeklinde muayene geçerlilik süresinin yazılı olduğu, muayene tarihi itibariyle de hologram üzerinde “Tüv-Türk” ibaresinin yazılı olması gerektiği halde “TCK” ibaresinin yazılı olduğu, yapılan sahteciliğin ilk bakışta kolaylıkla fark edildiği ve aldatma niteliğine sahip olmadığı, bu nedenle yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
    2- Suça konu belge akıbeti hakkında karar verilmemiş olması yasaya aykırı,
    3- 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafinin temyiz talepleri bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.