Esas No: 2020/5015
Karar No: 2020/4966
Karar Tarihi: 02.10.2020
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/5015 Esas 2020/4966 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2020/5015 E. , 2020/4966 K.
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2020 tarih ve 2020/54874 sayılı yazısı ile; Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Aydın Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08/11/2019 tarihli ve 2019/25321 soruşturma, 2019/7581 esas, 2019/1180 sayılı iddianamenin iadesine dair Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/11/2019 tarihli ve 2019/339 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/12/2019 tarihli ve 2019/325 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Her ne kadar şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, "...şüphelinin cezalandırılmasına dayanak asıl iddianın gizli tanık Duru"nun beyanları olduğu, diğer tanık ..."nın şüpheli aleyhine bir beyanı bulunmadığı; bu hali ile gizli tanığın beyanının 5726 sayılı tanık koruma kanununun 9/8. maddesi gereğince tek başına hükme esas alınamayacağı..." gerekçesiyle iadesine karar verilmiş ise de,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 21/03/2019 tarihli ve 2018/7658 esas, 2019/4059 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun"un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan Kanun’un 174/2. maddesinde suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceğinin düzenlendiği, yine söz konusu Kanun"un 170/2. maddesinde yer alan, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianame düzenlenmiş olması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
ifadeli 22/06/2020 gün ve 94660652-105-09-1261-2020-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY:
Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 28.02.2017 tarih 2017/2017 soruşturma 2017/1 sayılı kararı ile 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu kapsamında "Duru" kod adı ile hakkında koruma tedbiri uygulanmasına karar verilen, 03.03.2017 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim edilen tutanak içeriğinde önceki ifadesinde belirttiği şekilde, iki adet resmi getirerek rızası ile teslim eden ve resimlerde bulunan kişilerin tespitine yönelik beyanda bulunan "Gizli Tanık Duru" nun, 28.02.2017 tarihinde Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde, Ali adlı şahsın başında bulunduğu memurlar ile ilgili mütevelli grubunda bulunan kişiler arasında "Tahsildar... veya Tanju isimli Maliyede vezne olarak görev yapan kişi, bu kişi kilolu, yaklaşık 40-45 yaşlarında, buğday tenli, 165-170 cm boylarında, sanırım gözlük kullanmakta" şeklinde beyanda bulunduğu kişi ile isimlerini belirttiği diğer şahıslara yönelik olarak başlatılan Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2017 sayılı soruşturması kapsamında; 28.04.2017 tarihli gizli tanığın ifadesinde geçen şahısların tespitine yönelik yapılan araştırma raporunda, Nazilli Vergi Dairesinde... adında kimsenin görev yapmadığının, harici araştırmalarda da bu şekilde bir şahsın tespitinin mümkün olmadığının ancak yapılan sorgulamalarda ikamet adresi ve Nazilli Vergi Dairesi Müdürlüğünde Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni kadrosuyla sicil servisinde görev yaptığı tespit edilerek, Tanju adlı kişi olduğunun değerlendirildiği belirtilen fakat her ne kadar bir başka şahsın ismi yazılmış ise de çocuklarının iltisaklı okullarda okuttuğuna dair bir bilgiye rastlanılmadığının da belirtildiği görülen rapor ile diğer tahkikat evraklarından örgütle irtibat ve iltisakına dair hakkında herhangi bir kayda, veriye, ihbara veya beyana, ByLock kaydına, örgütle iltisaklı kuruluş, dernek, şirket veya vakıf kayıtlarına, Bank Asya hesabına ve istihbari bilgiye rastlanılmadığı; gizli tanığın beyanlarına istinaden yakalanan ve kollukta ifadelerine başvurulan diğer şüphelilerin ifadelerinde de örgütle iltisak veya irtibatına dair bir beyanda bulunulmadığı, gizli tanığın beyanında aynı mütevelli grubunda yer aldığı belirtilen şüpheli sıfatı ile kollukta ifadeleri alınan ....."ın beyanlarında adının geçmediği anlaşılan şüpheli hakkında yürütülen soruşturma dosyasının Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 01.03.2018 tarihli yetkisizlik kararı ile Aydın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Şüphelinin kollukta müdafii eşliğinde alınan ifadesinde özetle; Nazilli Vergi Dairesinde çalıştığını, ... adlı şahsı Nazilli Vergi Dairesinde çalıştığı dönemde tanıdığını, bu şahsın düzenlemiş olduğu herhangi bir toplantıya ve terör örgütünün herhangi bir faaliyetine katılmadığını beyan etmiştir.
Süreçte Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 13.10.2017 tarihli 2017/1 karar sayılı tanık koruma kararının kaldırılması kararı ile gizli tanığın 25.09.2017 tarihli dilekçesine istinaden 13.10.2017 tarihinde tanık koruma tedbir kararı kaldırılmıştır.
Gizli tanığın iddianamede belirtilen 28.02.2017 tarihli Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığında özetle ev hanımı olduğunu, eşinin FETÖ/PDY terör örgütüne üye
olmak suçundan tutuklu bulunduğunu, 10 yıl önce yapı ile ilişiğini kestiğini, öncesinde toplantılara katıldığını, eşinin ise yapı ile bağını devam ettirdiğini, evlerine sohbet amaçlı gelen kişiler hakkında beyanda bulunmak istediğini belirterek vermiş olduğu ifadesi görülmüştür.
Yetkisizlik kararına müteakip, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5828 sayılı soruşturması kapsamında yapılan tahkikat kapsamında şüphelinin örgütle iltisak veya irtibatına dair başkaca bir tespitte bulunulmamıştır. 08.11.2019 tarih 2018/5828 soruşturma, 2019/1387 sayılı ayırma kararı ile şüpheli hakkındaki evrakın tefrikine karar verilerek 2019/25321 soruşturma evrakına kayıt edilmesine karar verilmiştir.
Gizli tanıklıktan vazgeçen tanığın açık adı ile 26.09.2018 tarihinde Cumhuriyet savcısınca havalesi yapılan imzalı dilekçesinde özetle, Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2017 soruşturma sayılı dosyasındaki Gizli Tanık Duru olarak verdiği ifadesinden vazgeçtiğini, ifadesini hür iradesi ile vermediğini, bilgi ve görgüsünün olmadığını, duyuma dayalı olduğunu, kocasının tutuklu olması nedeni ve çıkacağı umudu ile psikolojisi bozuk olduğundan bilgisinin olmadığı konularda ifade verdiğini, ev hanımı olmasına rağmen hiç bir toplantıya katılmadığı halde kapsamlı ifade vermesinin de zaten mantığa aykırı olduğunu, ne yaptığını bilmeden karakola ifade vermeye gittiğini, daha sonra polislerin kendisine ulaşarak "bu yazılanlarında altını imzala kimseye de sakın bir şey söyleme, kocanın durumunu olumlu etkileyebilir" dediklerini, güvenerek bilmediği kişiler hakkında yazılanları kendisi anlatmış gibi imzaladığını, daha sonraki süreçte de tanıklıktan çıkmak istediğinde, "tanık koruma tedbirinden çıkıyorum ve kendi ismim ile ifade vermeye hazır olduğuma" dair bir dilekçe yazdırdıklarını, cahilliğinden sistemden çıkacağını ve ifadesini geri çektiğini zannettiğini ancak kandırıldığını, gizli kalacağını düşünürken kimliği açığa çıkınca psikolojisinin bozulduğunu, mahkemeden tanıklık için kağıt gelince derdini anlatmak için geldiğini ve pişman olduğunu belirtmiştir.
26.09.2018 tarihinde 2018/5828 sayılı soruşturma kapsamında, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatı ile alınan ifadesinde ise özetle, gizli tanık beyanından vazgeçtiğini, aslında tanıklık yapmak istemediğine dair dilekçe yazdığını ancak yanlış yazmış olduğunu, polislerin tam olarak izah edemediğini, kendisinin de algılayamadığını, gizli tanık kararının kaldırıldığına ilişkin kararı polisin yazdığını ve kendisinin imzaladığını, tanıklıktan çekilmek istediğini, kimliğinin gizli kalmasını istediğini aslında söylediğini, ancak süreçte açık kimliği ile mahkeme huzuruna çıktığını, ayrıca savcılığın çağrısı nedeni ile zorla götürülebileceği hususunda uyarıldığından geldiğini, psikolojisinin iyi olmadığını, ailesinde şizofren hastalığının bulunduğunu, oğlu askere gittiğinden ve eşi de tutuklandığından belki bırakırlar düşüncesi ile gizli tanık olarak ifade verdiğini, daha önce vermiş olduğu ifadesinin doğru ancak duyuma dayalı olduğunu, bu duyumların doğru olup olmadığını bilmediğini, ifadenin doğru olmadığına dair beyanda bulunması için aile efradından veya çevreden baskı gelmediğini, oğlu ile birlikte imzasız verdiği ancak huzurda ismini soy ismini yazıp imzaladığı yazının esas alınmasını istediğini, önceki beyanlarının eşinin hapisten çıkabilir ümidiyle kulaktan dolma verdiği bilgiler olduğunu, kendisi ile ilgili söylediklerinin ise doğru olduğunu beyanla..."nin sohbet
toplantılarına ve etkinliklere katıldığını duyduğunu, Ali"nin mütevellisi olduğunu söylediği şahısları vergi dairesinde çalışmaları, Tayfun ve Tanju isimli şahısları da vergi dairesinde çalışmaları nedeniyle tanıdığını beyan ettiği görülmüştür.
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının, 2019/25321 soruşturma, 2019/7581 esas, 2019/1180 iddianame nolu, 08.11.2019 tarihli, 09.02.2018 suç tarihli, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tanzim edilen iddianamesi ile özetle; örgütle irtibat ve iltisakına dair hakkında herhangi bir bulgu ve bilgiye, bylock kaydına, örgütle iltisaklı kuruluş, dernek, şirket, okul veya vakıf kayıtlarına, Bank Asya hesabına ve istihbari bilgiye rastlanılmadığı; 27.03.2019 tarihli araştırma raporunda örgütle irtibatlı olduğuna dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, Aydın iline yönelik mevcut Bylock içeriklerinde ismine rastlanmadığı, adına sosyal medyada hesabının bulunduğuna dair tespit yapılamadığı ve bilirkişi raporu ile de Bank Asya"da hesabının bulunmadığı belirtilen şüpheli hakkında, gizli tanık sıfatı ile daha önce vermiş olduğu ifadesi nedeniyle başka yer mahkemeleri tarafından ifadeleri alınmak istendiğinde ifade vermek istemediğini ve gizli tanıklık nedeniyle hakkında uygulanan bütün tedbir kararlarının kaldırılmasını istemesi üzerine gizli tanık statüsünden Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığınca çıkartılan tanığın, daha önce verdiği ifadesinde somut bilgi ve tarih içermemesi nedeniyle alınan ifadesinde psikolojik açıdan iyi olmadığını, ailesinde şizofren rahatsızlığının bulunduğunu da beyanla, eşinin tanıklık yaptığı dönemde tutuklanmış olması, oğlunun da askere gitmiş olması nedeniyle eşini bırakırlar diye ifade verdiğini, ifadesinin doğru ancak kulaktan duyma bilgileri söylediğini ve doğru olup olmadıklarını bilmediğini, bu yönde bir baskıya da maruz kalmadığını belirterek oğluyla birlikte imzasız verdiği ve huzurda ismini soy ismini yazıp imzaladığı yazının esas alınmasını istediğine dair beyanlarını içerir Cumhuriyet savcılığında alınan ifadesinin ilgili kısımları belirtilen tanığın, Gizli Tanık Duru adı ile daha önce alınan ve yine ilgili kısımları belirtilen ifadesinde ... ...ın memurlar ile ilgili mütevelli heyetine yer aldığına dair sanık hakkında beyanda bulunduğu gizli tanık ifadesi de belirtilerek, ayrıca gizli tanığın ifadesinde adı geçen ve aynı grupta adı geçen ... ..."nin de Başsavcılıkta alınan ifadesinin ilgili kısmı belirtilmek sureti ile şüphelinin adını saymamış ise de . ..... ile 2011 yılında çağırmaları üzerine 2-3 kez sohbet toplantılarına gittiğini, bir defasında ... ...ın çağırdığını hatırladığını, evine gittiklerini, sohbet toplantılarına Kuran öğrenme ve dinleme amacıyla gittiğini, Fetullah Gülen"le ilgili bir konuşmanın geçmediğini, kitap okunmadığını, himmet ya da başka bir ad altında herhangi bir para talebinde bulunulmadığını, örgüte finansal destekte bulunmadığını, ... ...ın memur mütevelli başkanlarından biri olduğuna dair herhangi bir bilgisinin olmadığını, ......, Devlet Demiryollarında çalışan.... ..."nun FETÖ ile irtibatları olup olmadığını bilmediğine dair beyanda bulunduğu belirtilerek, Nazilli Vergi Dairesinde görev yaptığını ve aynı dairede çalışması nedeni ile ... Topal"ı tanıdığını, toplantılara ve terör örgütünün herhangi bir faaliyetine katılmadığını, suçlamayı kabul etmediğini beyan eden şüpheli hakkında, tanık anlatımlarına istinaden FETÖ/PDY
silahlı terör örgütünün memur yapılanmasında ... ...ın liderliğinde oluşturulan memur mütevellisi arasında bulunduğu, örgüt tarafından organize ettirilen sohbet adı yapılan toplantılara katıldığı, tanığın daha sonra alınan ifadesinde önceki beyanının duyuma dayalı olduğunu beyan etse de etki altında kalarak ifade değiştirdiğinin anlaşıldığı, ilk ifadesine itibar edilmesi gerektiği belirtilerek TCK"nın 314/2, 53, 58/9 ve 3713 sayılı TMK"nın 5/1 maddeleri gereğince cezalandırılması istenilmiştir.
Aydın 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 20.11.2019 tarih 2019/339 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle; şüphelinin cezalandırılmasına dayanak asıl iddianın gizli tanık Duru"nun beyanları olduğu, diğer tanık ..."nın şüpheli aleyhine bir beyanının bulunmadığı, bu hali ile gizli tanık beyanının 5726 sayılı Kanun"un 9/8.maddesi gereğince tek başına hükme esas alınamayacağı, beyanı destekleyici bir delilin de dosyaya yansıtılmadığı, hükme esas alınamayacak olan bir beyan ile ne şekilde "dava açmaya yeterli şüphe" oluştuğunun açıklanmayarak CMK"nın 170 ve devamı maddelerine muhalefet edildiği, gizli tanığın beyanları arasında da farklılık bulunduğu ve savcılıkça gizli tanığın etki altında kalarak beyanını değiştirdiğinin tamamen varsayımsal olarak kabul edildiği, buna yönelik somut ve kesin bir delilin dosyaya yansımadığı, dolayısıyla eksik araştırma ile CMK 174 maddesine aykırı düzenlenen iddianamenin iadesine karar verilmiştir.
26.11.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca, sadece gizli tanık beyanına göre kamu davası açılamayacağından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, dava açılması noktasında bunu takdir yetkisinin Cumhuriyet Savcısına ait olduğu, mahkemenin ihsası rey anlamına gelebilecek nitelikte ifadelerle iade nedeninde bulunduğu, yargılama neticesinde mahkemenin takdir edeceği şekilde karar verebileceğini, gizli tanığın artık aleni tanık sıfatına sahip olduğunu, tanığın dinlenildiği ve etki altında kaldığı hususunda kanaate varıldığı da belirtilerek karara itirazda bulunulmuştur.
Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi 27.11.2019 tarih 2019/339 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile itirazı yerinde bulmayarak dosyasının itirazı incelemeye yetkili olan Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Cumhuriyet savcısı 02.12.2019 tarihli mütalaasında mahkemenin iade gerekçeleri yasaya ve usule aykırı olduğundan itirazın kabulüne karar verilmesi istenilmiştir.
Aydın 3 Ağır Ceza Mahkemesinin 04.12.2019 tarih 2019/325 değişik iş nolu kararı ile; CMK"nın 170/3 maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, 174/1 maddesinde ise hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, CMK"nın 170/3 maddesine göre "Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede" şeklindeki düzenleme karşısında, CMK"nın 174/1-a maddesine aykırılık oluşturduğu kanaatiyle kararın yerinde olduğu gerekçesi ile itirazın reddine kesin olarak oybirliği ile karar verilmiştir.
14.01.2020 tarihinde, Cumhuriyet Başsavcılığınca, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, itiraz merciinin kesin kararına yönelik olarak şüphelinin...
Baki ...ın liderliğinde oluşturulan memur mütevellisi arasında bulunduğu ve sohbet toplantılarına katıldığına ilişkin gizli tanık Duru beyanı üzerine soruşturmaya başlanıldığı, gizli tanığın daha sonra hakkındaki gizli tanık statüsünün kaldırılması nedeniyle kimliğinin açığa çıktığını, gizli tanığın ifadesinde geçen ve aynı mütevelli grubunda olduğu anlaşılan ... ..."nin de gizli tanık iken kimliği açıklanan tanık Sabahat"ın ifadesini doğrular nitelikte sohbet toplantıları yapıldığına dair beyanda bulunuğunu, ancak şüphelinin adını bu şahıslar arasında saymadığını, gizli tanık iken açık tanık haline gelen Sabahat"ın ifadesine başvurluduğunu, etki altında kaldığı kanaatine varılarak iddianame düzenlendiği, mahkemece sadece gizli tanık beyanına göre kamu davası açılamayacağından bahisle iddianamenin iadesine karar verildiği belirtilerek itiraz nedenleri kapsamında Yargıtay incelemesinden geçmeden kesinleşen Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 04/12/2019 tarih ve 2019/325 D.İş sayılı kararının kanun yararına bozma yoluna bozma yoluna gidilmesine dair istem ve görüşe müteakip Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 22.06.2020 tarihli yazısı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesin kararın Kanunun yararına bozulmasının istenilmiştir.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174 maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Karar tarihindeki mevzuat şöyledir;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1)Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2)Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3)Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a)Şüphelinin kimliği,
b)Müdafii,
c)Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d)Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e)Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f)Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g)Şikâyetin yapıldığı tarih,
h)Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i)Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j)Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve
tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
gösterilir.
(4)İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5)İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6)İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25.5.2005 - 5353/27 md.)
(1)Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a)170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d)(Ek:17.10.2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2)Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3)En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4)Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5)İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran
somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucunun suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra, iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir...
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise;
"Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. "Mutlak sayılan mevcut bir delil" ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir. Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir."
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Bilahere açık kimlik bilgileri ile ifade veren tanığın, iddianameye dayanak teşkil eden gizli tanık sıfatıyla daha önce verdiği ifadesinde özetle; "Tahsildar... veya Tanju isimli Maliyede vezne olarak görev yapan kişi, bu kişi kilolu, yaklaşık 40-45 yaşlarında, buğday tenli, 165-170 cm boylarında, sanırım gözlük kullanmakta" demesi üzerine 28.04.2017 tarihli araştırma raporuna göre anılan kurumda... isimli bir şahsın bulunmadığı ancak şüpheli sıfatı ile hakkında iddianame düzenlenen Tanju adlı şahsın bulunduğunun tespit edilmiş olmasına, 5726 sayılı Kanun"un 9/8 maddesi gereğince tek başına hükme esas alınamayacak olan gizli tanığın açık kimlik bilgileri ile verdiği sonraki ifadesinde önceki beyanlarından döndüğünün anlaşılmasına ve şüphelinin müsnet suçu işlediğine dair yeterli şüpheyi ortaya koyan başkaca delilin ikame olunamamasına nazaran iddianamenin iadesinde ve itiraz üzerine verilen redde ilişkin merci kararlarında hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2020 tarih ve 2020/54874 sayılı kanun yararına bozma isteğinin, CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.