19. Ceza Dairesi 2019/33917 E. , 2020/9893 K.
"İçtihat Metni"
6831 sayılı Orman Kanununu 110/2 maddesine aykırılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine dair, Zile Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.05.2015 gün ve 2015/213 Esas, 2015/366 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 17/09/2019 gün ve 2019/29656 Esas, 2019/11436 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140E., 2015/85K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu karşısında,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hükümden TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin 4.paragrafın çıkartılıp, yerine "24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140E., 2015/85K. sayılı iptal kararı da gözetilerek, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nin 53.maddesinin uygulanmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/10/2019 gün ve 19-2015/340260 sayılı yazısı ile;
Sanık hakkında 6831 sayılı Yasa"ya aykırılık suçundan kamu davası açıldığı,
Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 11.12.2007 tarih ve 209-247 sayı ile, sanığın, 6831 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan aynı Kanun’un 110/1-c ve TCK"nın 62, 51/1-3, 52/2. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 1208 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, 1 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği,
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3. Ceza Dairesince 01.07.2010 tarih ve 16328-13112 sayı ile; hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesiyle değişik Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesindeki koşulların varlığı hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 07.10.2010 tarih ve 398-367 sayı ile; sanığın 6831 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan aynı Kanun’un 110/2 ve TCK"nın 62, 53/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hükmün CMK"nın 231/5. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Sanığın denetim süresi içinde, 24.09.2013 tarihinde kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmesi üzerine dosyayı yeniden ele alan Yerel Mahkemece 29.05.2015 tarih ve 213-366 sayı ile; CMK"nın 231/11. maddesi gereğince açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanarak sanığın 6831 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan aynı Kanun"un 110/2, TCK"nın 62, 52/2 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yüksek 19. Ceza Dairesince 17.09.2019 tarihli hüküm ile hükmün TCK.nın 53. Maddesindeki değişiklik nedeniyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Bu somut açıklamalardan sonra kısaca “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralı, "hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi" ve "erteleme" hükümlerine değinmek uygun olacaktır.
Cezayı aleyhe değiştirememe kuralı öğreti ve uygulamada; "Temyiz davası yalnızca sanık veya müdafisi ya da sanık lehine Cumhuriyet savcısı veya sanığın eşi ya da yasal temsilcisi tarafından açıldığında hükümde yaptırımın türü ve ağırlığı bakımından sonucu sanığın aleyhine ağırlaştırıcı, diğer bir anlatımla aleyhe sonuç verici düzeltmelerin yapılamaması veya kurulacak yeni hükümdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olamaması" şeklinde tanımlanmaktadır.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ise denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükmünü taşımaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 231/11. madde ve fıkrasında, açıklanması geri bırakılan hükmün ne şekilde açıklanacağı, hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağı hususuna da yer verilmiştir. Buna göre, mahkemenin, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde hükmü aynen açıklamakla yükümlü olduğu, kendisine yüklenen yükümlülükleri elinde olmayan sebeplerle yerine getiremeyen sanığın ise durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebileceği anlaşılmaktadır.
TCK"nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme hükmünde ise hükümlünün denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirmesi hâlinde cezası infaz edilmiş sayılacak, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde ise ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.
Görüldüğü üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlenmesi halinde önceki HAGB kararının aynen açıklanması gerekmekle birlikte HAGB kararından önceki ilk hükümde, hapis cezasının ertelenmiş olduğu, erteleme hükmünün sanık tarafından kazanılmış hak oluşturması nedeniyle açıklanacak yeni hükümde bu hususa dikkat edilmesi zorunlu hale gelmektedir.
Somut olayda; Kısa süreli hapis cezası ertelenerek verilen ilk hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilip Özel Dairece lehe bozulmasından sonra, 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası şeklindeki açıklanması geri bırakılan ikinci hükmün, sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanması sırasında "cezayı aleyhe değiştirme" yasağı gözetilerek hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi gerektiği dikkate alınmdan yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM :
02.07.2012 tarih, 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile değişik CMK.nın 308. maddesi uyarınca İTİRAZIN KABULÜ ile Yüksek Dairenizin 17.09.2019 gün, 2019/29656 esas, 2019/11436 sayılı kararının kaldırılıp yerel mahkeme hükmünün kazanılmış hak kuralına aykırı davranılması nedeniyle bozulmasına karar verilmesi,
İsteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/10/2019 tarih ve 19- 2015/340260 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK"nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın kabulüne,
2-Dairemizin 17/09/2019 tarih ve 2019/29656 Esas, 2019/11436 Karar sayılı düzeltilerek onama kararı kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;
Sanık hakkında kurulan bozmadan önceki hükümde sonuç olarak 10 ay hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi, bu hükmün sadece sanık temyizi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun değerlendirilmesi bakımından bozulması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile belirlenen cezanın aynen açıklanması gerekmekle birlikte bu karardan önceki erteleme hükmünün sanık açısından kazanılmış hak oluşturması karşısında sanığa evvelce tayin edilen ertelenmiş 10 ay hapis cezasının kazanılmış hak olduğu gözetilmeden sanık hakkında belirlenen cezanın ertelenmemesi suretiyle CMUK’nın 326/son maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 07/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.