22. Hukuk Dairesi 2016/21109 E. , 2019/19524 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde satış danışmanı olarak 10.04.2010- 01.10.2013 tarihleri arası çalışan müvekkilinin, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, ulusal bayram-genel tatil günleri ve hafta tatilinde çalıştığını, fazla çalışma yapıtğını, karşılığının ödenmediğini, izinlerinin her yıl yedi gününü kullanabildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bır kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin şirket müdürüne yönelik hakaret etmesi, isnatlarda bulunması sebebi ile haklı nedenle feshedildiğini, izinlerin tamamını kullandığını alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin davalı işverence haklı veya geçerli nedenle feshedilip edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacı iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı işveren ise, davacının çalışma arkadaşlarına ve amirlere karşı kabul edilemez davranışlar ve hakaret etmesi nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece tutanak tanıkları olan davalı tanıklarının beyanları dikkate alınarak haklı nedenle feshin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı kabul edilmiştir. Dosya içeriğine göre davacı tanıklarının olaya ilişkin bilgi ve görgüsü bulunmamaktadır. Davalı tanıklarından tutanakta imzası bulunan ...; “... eylül ayında şube müdürü personel ile toplantı yaptı, toplantının konusu şirketin özel bilgilerinin ve personelin özel hayatının dışarıya aktarılmaması idi, davacı bize çevremiz ve eşlerimizle de bu hususlarda paylaşım yapmamamızı istedi, davacı bu duruma... beyin karışamayacağını söyledi, İzzet Bey şube müdürü olarak bu duruma karışabileceğini söyledi, davacı da özel hayatına karışılamayacağını, bu durumun... beyin haddinin olmadığını söyledi, daha sonra davacı telefonu alarak dışarı çıktı ve eşini aradı, daha sonra eşi işyerine geldi, eşi ile şube Müdürü... bey görüştü.”şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı tanıklarından ... ise “... şube müdürü şirket için yapılan toplantıların,görüşmelerin bilgilerin üçüncü kişilere aktarılmasının doğru olmadığını,etik bir davranış olmadığı yönünde konuşmalar yapıldı,davacı bunun üzerine "sizin haddinize değil,istediğim konuşmaları yaparım "tarzında cevaplar verdi.daha sonra bu olay büyüdü eşini aradı,bu tartışma sonrasında bir gün eşi geldi.şube müdürü ile eşi de tartıştı,daha sonra bu olayla ilgili tutanak tutuldu.” Yargılama sırasında dinlenen diğer davalı tanığı “…..işyerindeki bilgilerin dışarıdaki arkadaşlarla ve eşlerimize dahi anlatılmamasını istedi, davacı ben paylaşırım, buna engel olamazsınız, sizin haddinize düşmez, siz kimsiniz dedi, yüksek sesle tartışmaya başladılar, toplantı esnasında davacı bu konuyu eşimle görüşürsünüz dedi, kısa bir süre sonra eşi işyerine geldi ve şube müdürümüz ile davacının eşi dışarıda görüştüler.” şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Davalı tanığı şube müdürü olan... ise “ işyerinde çalışan personelin özel hayatlarının çevrede konuşulduğunu duydum, bu hususta ismi geçen davacı da dahil birkaç personel ile toplantı yaparak kendilerini uyardım, personelin özel hayatının ve işyerinin özel bilgilerinin dışarıda paylaşılmamasını istedim, davacı benim ikazımı kendi üzerine aldı, davacı eşi ile herşeyi konuşabileceğini, bizim bu duruma karışamayacağımızı söyledi, ben kendisine şirketin ve personelin durumunu konuşamayacağını söyledim, eşi ile ve başkaları ile konuşmasına karışamayacağımızı söyledi, tartışma uzadı ve sertleşti, davacı uyardığım hususta haddimiz olmadığını ve terbiyemizi takınmamız gerektiğini söyledi, dolayısıyla terbiyesizlik yaptığımızı söyledi, davacı toplantıdan sonra eşini aradı ve eşi işyerine geldi, davacının eşi, davacının konuşmasına hiç kimsenin müdahale edemeyeceğini söyledi, bizim hakkımızda ve çalışan bayan personelin hakkında çok şey bildiğini ve söylemesi durumunda ortalığın karışacağını söyledi, davacının eşi bana çalışan diğer bayan personelimizin eşinin ahlaki seviyesinde olmadığını ve seviyelerinin düşük olduğunu, özel hayatlarının düzensiz olduğunu söyledi, sizinle dışarıda görüşelim diyerek davacının eşi beni tehdit etti,” demiştir. Dosya içeriğine göre davalı tanıkları, imzaladıkları tutanakta yer alan olayı, davacı ve eşi ile müdür arasında yaşanan tartışmayı, tartışma sebebini doğrulamıştır. Tüm dosya kapsamına, tutulan tutanak ve tanık beyanlarına göre davacının amirine karşı söylediği söz hareket ve sergilediği tavırlar kısaca feshe konu edilen davranışı haklı fesih ağırlığında olmamakla personel üzerinde huzursuzluğa ve işyerinde olumsuzluklara sebep olduğu kabul edilse dahi ancak geçerli fesih sebebi sayılacağından ihbar ve kıdem tazminatlarını almasına engel oluşturmayacağı açık olup mahkeme kararı gerekçesi yönünden hatalı ise de sonuca etkili olmayan bu durum bozma sebebi yapılmamış sadece eleştiri ile yetinilmiştir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının fazla çalışma ücret alacağı 10.04.2010- 01.10.2013 tarihleri arası tanık beyanları esas alınarak kış dönemi 08.30-18.00 arası 1.5 saat ara dinlenme düşülerek haftada 3 saat, yaz ayları ise 08.30-19.00 saatleri arası 1.5 saat ara dinlenme düşülerek haftada 9 saat fazla çalışma yaptığının kabulü ile hesaplanarak mahkemece hüküm altına alınmıştır. Yargılama sırasında dört davacı tanığın dinlendiği, davacı ile birlikte çalışan tanıklardan birinin 01.12.2013 tarihinde çalışmaya başladığını ve temmuz ayına kadar çalıştıktan sonra ayrıldığını beyan ettiği, diğer davacı tanığın ise 2012 yılı mart ayında çalışmaya başladığını, 2013 Eylül ayında işten ayrıldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Tanıklar ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma şekli ile ilgili bilgi sahibi olabilirler ve tanıklıklarına ancak kendi çalışma dönemleri ile sınırlı olarak itibar edilebilir. Bu durumda; tanıkların davalı işyerinde çalışma sürelerini gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları temin edilmeli, davacı tanıkları ile birlikte çalışma yapılmayan dönemlerde davalı tanık beyanlarına göre özellikle davacının cumartesi günleri 08.00-16.00 arası çalıştığı dikkate alınarak hesaplama yapılmak sureti ile sonucuna göre fazla çalışma ücreti alacağı konusunda bir değerlendirme yapılmalıdır. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.