4. Ceza Dairesi 2020/1133 E. , 2020/9655 K.
"İçtihat Metni"Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-c, 29, 62/1, 51, 125/1, 29/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay erteli hapis cezası ve 1.100,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2018 tarihli ve 2016/544 esas, 2018/238 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/01/2020 gün ve 12635 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında:
1-Tehdit suçu yönünden yapılan incelemede;
Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında daha önce işlediği aynı suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verildiğinden bahisle, yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/11/2018 tarihli ve 2018/4555 esas, 2018/19259 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki düzenlemenin incelemeye konu suç tarihinin ve adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın kesinleşmesinin 28/06/2014 ve sonrası olması halinde uygulanabileceği hususu nazara alınarak yapılan değerlendirmede,
Somut olayda, sanığın adlî sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar arasında kronolojik olarak en sonra kesinleşen kararın, suç tarihi 2012, karar tarihi 08/10/2013 olan ve itirazın reddiyle 04/12/2013 tarihinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Ortaca 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/718 esas, 2013/595 sayılı kararının, 28/06/2014"ten önce kesinleştiği, dolayısıyla 28/06/2014 tarihinden önce kesinleşen adlî sicildeki kaydın sanık yönünden ikinci suç için yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Hakaret suçu yönünden yapılan incelemede;
Suç tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel adlî sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, suç işlendikten sonra ve yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık dolayısıyla ileride bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede kanaat oluşması nedeniyle tehdit suçundan verilen cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği halde, hakaret suçu bakımından sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat hasıl olmadığından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilerek çelişki oluşturulmasında,
İsabet görülmemiştir.
” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-c, 29, 62/1, 51, 125/1, 29/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay erteli hapis cezası ve 1.100,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2018 tarihli ve 2016/544 esas, 2018/238 sayılı kararının kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit suçu yönünden yönünden, karar tarihinde sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, 28/06/2014"ten önce 04/12/2013 tarihinde kesinleşmesi karşısında; incelemeye konu hükümler yönünden, yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği, bu nedenle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanmasını kabul eden sanık hakkında, ertelemeden daha lehe olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesine dair diğer koşulların tartışılması gerektiğine, hakaret suçu yönünden ise; tehdit suçundan verilen cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği halde, hakaret suçu bakımından sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat hasıl olmadığından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilerek çelişki oluşturulup oluşturulmadığının tespitine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
Y.C.G.K."nın 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında, müşteki ..."a yönelik hakaret suçunu işlediği sabit kabul edilerek, sanığın eylemine uyan TCK 125/1. maddesi gereği takdiren 90 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, olayda ilk haksız eylemin kim tarafından gerçekleştirildiği tam olarak tespit edilemediğinden, bu husus sanık lehine değerlendirilerek TCK"nın 29. maddesi gereğince, sanığın cezasından 1/4 oranında indirim yapılarak 67 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın şahsi ve sosyal durumu, yargılamadaki tutum ve davranışları, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek, TCK"nın 62/1. maddesi gereğince sanığın cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 55 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının 1(bir) gününün TCK"nın 52/2. maddesi gereğince, sanığın sosyal ve ekonomik durumu da gözetilerek 20 TL olarak belirlenmesine, sonuç olarak sanığın 1.100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
5237 sayılı TCK"nın, hakaret suçunda haksız tahrik hükümlerini düzenleyen "haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret" başlıklı 129. maddesi;
"(1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi hâlinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi hâlinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir." şeklindedir.
5237 sayılı TCK"da genel haksız tahrik hükümlerini düzenleyen 29. maddesi ise;
"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir." hükmünü ihtiva etmektedir.
Görüleceği üzere; hakaret suçuna ilişkin daha lehe düzenlemeler içeren TCK"nın 129. maddesindeki özel tahrik hükmü yerine, aynı Kanunun genel tahrik kurumunu düzenleyen 29. maddesinin uygulanması sanık aleyhine sonuçlar doğurabilecektir.
Bu bağlamda; Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedenleri, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedenleri açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 09/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.