14. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/5534 Karar No: 2018/319 Karar Tarihi: 16.01.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/5534 Esas 2018/319 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2017/5534 E. , 2018/319 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.09.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, davacılar miras bırakanı ... ile davalılar miras bırakanı ... arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi ile, davalılar miras bırakanının 2247 parsel sayılı taşınmazdaki 1/6 payını ve 2047 parsel sayılı taşınmazdaki 1/12 payını, davacıların miras bırakanına satmayı vadettiğini, taşınmazların fiili olarak davacı tarafın tasarrufunda olduğunu ileri sürerek davaya konu taşınmazlardaki davalı taraf adına kayıtlı payın iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir. Davalılar vekili, zamanaşımı savunmasında bulunmuş, öte yandan davaya konu Eskişehir 4. Noterliği"nin, 25.04.1974 tarih ve 5234 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinden hemen önce yapılan 5233 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile de davacılar miras bırakanı ..."ın, 2328 parseldeki 1/6 payını aynı bedelle davalılar miras bırakanına satmayı vadettiğini, taraf mirasçıları arasında yapılan her iki sözleşmenin, satış amaçlı olarak yapılmayıp takas amaçlı yapıldığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Somut olaya gelince, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanılması, davaya konu satış vaadi sözleşmesinin tam suretinin dosya arasına alınması davalı tarafın zamanaşımı savunması bulunduğundan öncelikle bu hususun araştırılması, daha sonra oluşacak sonuca göre işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.