4. Ceza Dairesi 2020/1554 E. , 2020/9654 K.
"İçtihat Metni"Tehdit ve kasten yaralama suçlarından sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 29 (2 kez), 86/2, 62/2(2 kez) ve 52/2. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis ve 1.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Didim (Yenihisar) 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/11/2014 tarihli ve 2014/484 esas, 2014/287 sayılı kararına karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne, anılan kararın kaldırılmasına dair Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/03/2015 tarihli ve 2015/213 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 27/02/2020 gün ve 94660652-105-09-17103-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/03/2020 gün ve 2020/29412 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
"Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesince "6545 Sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 231/8 maddesi gereğince denetim süresi içerisinde hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinin belirtildiği, sanık ..."in adli sicil kaydının incelenmesinde daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu nedenle sanık hakkında CMK"nın 231. Maddesinin uygulanması için gerekli şartların oluşmadığı" gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de;
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/11/2018 tarihli ve 2018/4555 esas, 2018/19259 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki düzenlemenin incelemeye konu suç tarihinin ve adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın kesinleşmesinin 28/06/2014 ve sonrası olması halinde uygulanabileceği hususu nazara alınarak yapılan değerlendirmede,
Somut olayda, sanığın adlî sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, suç tarihi 12/06/2009 karar tarihi 26/04/2010 olan ve 04/05/2010 tarihinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Yenihisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/679 esas, 2010/344 sayılı kararının, 28/06/2014"ten önce kesinleştiği, dolayısıyla 28/06/2014 tarihinden önce kesinleşen adlî sicildeki kaydın sanık yönünden ikinci suç için yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
" denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Sanığın adlî sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Yenihisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/679 esas, 2010/344 karar sayılı kararının, 28/06/2014"ten önce 04/05/2010 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla 28/06/2014 tarihinden önce kesinleşen adlî sicildeki kaydın sanık yönünden ikinci suç için yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceğinin gözetilmemesinde isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit ve kasten yaralama suçlarından sanık ... hakkında hüküm kurulurken, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde, isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
Y.C.G.K."nın 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında tehdit ve kasten yaralama suçlarından cezalandırılması talebiyle 23/01/2014 tarihinde kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Didim (Yenihisar) 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/11/2014 tarihli ve 2014/484 esas, 2014/287 sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle, 86/2, 29, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, katılan vekilinin itirazı üzerine Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesince "6545 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 231/8. maddesi gereğince denetim süresi içerisinde hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinin belirtildiği, sanık ..."in adli sicil kaydının incelenmesinde daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu nedenle sanık hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanması için gerekli şartların oluşmadığı" gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde sanık ..."e yükletilen TCK"nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması, sanığa yükletilen kasten yaralama suçunun ise, suç tarihi itibariyle CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehdit suçuyla birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaştırma kapsamında bulunmaması ancak, yeni düzenlemeyle tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması sebebiyle, bütün suçlar yönünden uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesinin gerektiği anlaşılmıştır.
Bu bağlamda; Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedenleri, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedenleri açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 09/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.