14. Hukuk Dairesi 2017/2176 E. , 2018/316 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 16.02.2016 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 07.02.2017 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.01.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av.... ile karşı taraftan davalı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 125 ve 127 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olduğunu belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, taşınmazın fiilen taksim edildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2015/10910 Esas, 2015/10762 Karar sayılı ilamı ile "...dava konusu 125 ve 127 parsel sayılı taşınmazlarda 22.08.2012 tarihli, 05.08.2013 tarihli ve 17.09.2013 tarihli akitler ile davalının satın aldığı 121/630 paya karşı önalım hakkına dayanılmış, mahkemece, önalım talebinin fiili taksim nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dosyada mevcut belgelere ve ibraz edilen toplulaştırma neticesinde oluştuğu anlaşılan davalı adına tam pay ile kayıtlı 135 ada 3 sayılı parselin tapu senedine göre 125 ve 127 parsel sayılı taşınmazların toplulaştırmaya konu olup olmadığı, olmuş ise yeni oluşan parsellerin tapu kayıtları ve ilgili tüm belgeler getirtilerek tarafların paydaşlığının devam edip etmediği belirlenerek önalım koşullarının mevcut olup olmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 135 ada 3 parsel numaralı taşınmaz açısından HMK.114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, diğer parseller yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda; Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırmada dava konusu parsellerin toplulaştırma sonucu 102 ada 1 parsel, 135 ada 1 parsel, 135 ada 3 parsel ve 137 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olarak yeniden düzenlendiği, toplulaştırma işleminin 21.10.2014 tarihinde kesinleştiği, 135 ada 3 numaralı taşınmazda davalının paydaş olmadığı anlaşıldığından 135 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hakkında mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve esasa uygun olmak ile birlikte diğer parseller yönünden davacıların 26.03.2013 tarihinde arazi toplulaştırma ve arazi içi geliştirme genel müdürlüğüne ithafen davalının adının da içlerinde bulunduğu 7 kişi ile ilgili dava konusu edilen taşınmazlara yönelik ifraza muvafakat ettiklerine dair sundukları dilekçe tek başına fiili taksimi kanıtlamak için yeterli değildir. Fiili taksimden bahsedebilmek için sadece davalının dava konusu taşınmazlarda kullandığı bölümün bulunması yeterli değildir. Ayrıca, davacıların kullandığı bölümlerin olması gerekmektedir. Bu nedenle; öncelikle fiili taksime ilişkin taraf delillerinin tümü toplandıktan sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak, HMK"nun 259/2. maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek, davacının dava konusu taşınmazda belirli bir yeri kullanıp kullanmadığı ve davalıya pay satan kişinin kullandığı bölüm bulunup bulunmadığı belirlenerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle, fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.630,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.