12. Ceza Dairesi 2020/2231 E. , 2020/7157 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Çocukların cinsel istismarı ile değişen suç vasfına göre özel hayatın gizliliğini ihlal (Mağdur sayısınca iki kez)
Hükümler : Sanığın iddianamede mağdur sayısınca iki kez çocukların cinsel istismarı olarak nitelenen eylemlerinin, iddianame yerine geçen görevsizlik kararındaki mağdur sayısınca iki kez özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında da değerlendirilerek, sanık hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
Çocukların cinsel istismarı ile değişen suç vasfına göre özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerel mahkemece gerekçeli karar başlığına suçun ismi “Çocuğun Basit Cinsel İstismarı” olarak yazılmasına ve hüküm fıkrasında anılan suçun nitelikli halinden kaynaklanan görev uyuşmazlığı ile ilgili süreç açıklanmasına rağmen gerek hüküm fıkrasında gerek hükümlerin gerekçesinde sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan da beraat kararı verildiğinin açıklandığı belirlenerek yapılan incelemede:
Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. madde ve fıkrasının (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.” şeklinde değiştirilmiştir.
Yapılan yasal değişiklik uyarınca mahkumiyet dışındaki kararlarda iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki “nitelendirme” esas alınarak görevli daire belirlenecek olup, “nitelendirme” ibaresinden ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki yanlış ya da eksik biçimde uygulanması istenen maddeler veya suç ismi değil, unsurları yer alan ve açıkça saptanan fiil veya fiillere ilişkin suç ya da suçlar anlaşılmalıdır.
Nitekim gerek CMK’nın 170, 225 ve 226. maddelerinede yer alan hükümlere gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.10.2019 tarihli ve 2017/14-550-2019/574 sayılı kararı ile bu kararla uyumlu ceza dairelerinin istikrar kazanan uygulamalarına göre; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek fiille ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmekte olup, iddianamede açıklanan fiile uygun sevk maddesinin yazılmaması ya da eksik yazılması, sanığa söz konusu fiilin ve bu fiile bağlı suçun yüklenmediği, diğer bir anlatımla Cumhuriyet savcısının nitelendirmesinde böyle bir suçun yer almadığı şeklinde yorumlanamaz. Ayrıca, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.02.2015 tarihli ve 2015/9-320, 15.07.2009 tarihli ve 7-7, 15.07.2009 tarihli ve 8-8, 25.12.2009 tarihli ve 13-13 sayılı kararlarında da, “tavsif” in ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiş olup, bu kabulden ayrılmayı gerektiren herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; sanığın, TCK’nın 103/1-b, 103/3, 43/1, 53/1, 53/2. maddeleri gereğince mağdur sayısınca iki kez cezalandırılmasının talep edildiği 03.10.2013 tarihli iddianamede ve TCK’nın 134/1, 43, 53. maddeleri gereğince mağdur sayısınca iki kez cezalandırılmasının talep edildiği Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin iddianame yerine geçen 22.04.2015 tarihli görevsizlik kararında, mağdur çocukların amcası olan sanığın, mağdur çocukların gerek pantolonlarını indirerek gerek banyoda iken cinsel organlarının ve vücutlarının fotoğraflarını çektiğinin iddia edilmiş olması karşısında, iddianamedeki ve iddianame yerine geçen 22.04.2015 tarihli görevsizlik kararındaki anlatımın içeriğinden TCK"nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra TCK"nın 226. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçundan da dava açıldığı anlaşılmakla,
Katılanlar vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen fiillere ilişkin iddianamedeki ve iddianame yerine geçen 22.04.2015 tarihli görevsizlik kararındaki uygulanması istenen maddeler ve anlatımla anlatımlarda yer alan nitelendirmeye, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunu"nun 14. maddesindeki; “Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmüne, sanık hakkında beraat hükümleri kurulan ve iddianamede TCK’nın 103. maddesindeki çocukların cinsel istismarı, iddianame yerine geçen 22.04.2015 tarihli görevsizlik kararında TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu iddia edilen eylemlerin, TCK"nın 226/3. madde ve fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçunu da oluşturmasına, TCK"nın 226. maddesinin 3. fıkrasındaki müstehcenlik suçunun cezasının, TCK"nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezasından daha ağır olmasına, hukuki nitelendirmenin ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun kararlarına göre, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanıp, 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu hükümlerin incelenmesi görevi Yargıtay 18. Ceza Dairesine ait bulunduğundan, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 08.07.2020 tarihli ve 31179 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı ile Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 01.10.2020 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve anılan daireye ait işlerin 01.10.2020 tarihi itibariyle Yargıtay 4. Ceza Dairesine devrine karar verilmesinden dolayı dosyanın görevli Yargıtay 4. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.