6. Ceza Dairesi 2015/6539 E. , 2016/638 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Kişi suç işledikten sonra pişmanlık gösterebilir ve suçun işlenmesinden önceki hale döndüremez. Ancak gerçekleştirdiği haksızlığı mümkün oldukça ortadan kaldırabilir. Kanun koyucu bu hali öngörüp TCK.nın 168. maddesindeki yasa normuna yer vermiştir.
Bu bağlamda;
Suç tamamlandıktan sonra failin pişman olması durumunda suç sonunda elde edilen eşyanın iade edilerek veya tazmin suretiyle mağdurun zararının giderilmesi halinde şahsi bir hal olan etkin pişmanlıktan söz edilecektir. Anılan koşul yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifadesi zorunluluğu bulunmayıp söz ve/veya davranışlar yoluyla ifade edilmesi olayın özelliğine göre olanaklı olabilecektir.
Burada suçun fail tarafından ikrarı değil, suç sonunda elde olunanın serbest iradesi ile iadesidir. Fail veya ortağının iade veya tazmini doğrudan mağdura yapacakları gibi mağdura ulaşması muhtemel kişiler aracılığı ile de mağdur veya mağdura ulaşması muhtemel kişilere de yapılması olanaklı olduğu, iadenin kabul edilmemesinin düşünülemeyeceği yasa normu olup yakınanın değişik nedenlerle zararının karşılanmasını istememesi yeterli olmayıp, iadenin, sanığın pişmanlığının etkin bir yansıması olarak ortaya çıkmış olmasını aranmaktadır.
Somut olayımızda;
Mağdurun soruşturma aşamasında 27.01.2015 tarihli savcılık beyanında; sanığı affettiğini, kendisiyle ailesi aracılığıyla uzlaştığını, 13.05.2015 tarihli mahkeme beyanında; zararının giderilmesine yönelik talebinin olmadığını, nitekim zarar miktarının düşük olduğunu beyan ettiği,
Sanık ise mağdurun zararının giderilmesini istememesi nedeniyle zararı gidermediğini beyan etmesi gözetildiğinde,
Sanığın olaydan sonra duyduğu pişmanlık ile zararı gidermek istediğinin mağdurun yaklaşımı nedeniyle olanaksızlaştığı bu durumun ise sanık aleyhine değerlendirilmeyeceği gereğinde olay nedeniyle ortaya çıkan muhtemel maddi zarar saptanıp, bununla ilgili ödeme mahalli belirlenip sonucuna göre TCK"nın 168. maddelerinin uygulama koşularının takdiri gerektiği düşünülmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanığın, hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK"nın 53/1-a-b-c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; ancak, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildiği takdirde, kendi altsoyu üzerinde TCK"nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluğunun sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,
3-Mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 150. maddesi uyarınca, sanıkların savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı biçimde, sanık ..."a yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı, sanık ve sanık savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.