16. Hukuk Dairesi 2018/3624 E. , 2019/4202 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
2613 sayılı Yasa uyarınca yapılan kadastro sırasında 444 ada 7 parsel sayılı 65,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz çifte tapu kaydı nedeniyle malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiş, 1987 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda ise 63,00 metrekare yüzölçümü ile 1873 ada 12 parsel numarası verilerek ... Belediyesi adına tescil edildikten sonra 16.10.1989 tarihinde satılarak...mirasçıları ... adlarına tescil edilmiştir. Davacı Hazine; 31.07.2011 tarihinde çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti sırasında malik hanesinin açık bırakıldığını, bilahare ise Encümen kararı ile ... Belediyesi adına tescil edildiğini; satış nedeniyle davalılara intikal ettirildiğini, buna karşın Encümen Kararının İdare Mahkemesince iptal edilerek bu kararın kesinleştiğini, dolayısı ile tescilin yolsuz hale geldiğini ve taşınmazın Hazine adına kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığını ileri sürerek malik hanesinin Hazine adına doldurulması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, 444 ada 7 parsel sayılı taşınmazın malik hanesinin Hakkı oğlu ... adına doldurulmasına ve taşınmazın bu şekilde tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın mükerrer tapu mevzusuna girmediği, davacı Hazine ile diğer davalılar ...ve müştereklerinin dayandığı tapu kayıtlarının davalı parsele uymadığı, davalı ..."a ait tapu kaydının ise taşınmaza uyduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı Hazinenin dayandığı 21.12.1951 tarih ve 55 sıra numaralı tapu kaydının tesisinden sonra hükmen ve idari yoldan ifraz edildiği, yine davalı ...’un dayandığı 25.9.1951 tarih ve 26 sıra numaralı tapu kaydının da tesisinden sonra idari yoldan ifraz edildiği ve dolayısıyla haritaları bulunduğu halde ifraza ilişkin mahkeme kararları, karar eki haritalar ile idari yoldan ifraza ilişkin haritalar getirtilip dosya ikmal edilmediğinden bilirkişi raporu denetlenemediği gibi yöntemine uygun şekilde kayıt uygulaması yapıldığından da söz edilemez. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/A maddesi uyarınca, kayıt ve belgeler harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, kapsamlarının harita, plan ve krokideki sınırlar esas alınarak belirlenmesi zorunludur. Tarafların tutundukları tapu kayıtlarının kapsamları yöntemince belirlenmeden; eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak karar verilemez. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşabilmek için öncelikle tarafların tutundukları tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile tesislerine esas alınan belgeler, tesislerinden sonra ifrazlarına esas olan Mahkeme kararları, kararların eki olan fen bilirkişi raporları ve idari yoldan yapılan ifrazlara ilişkin ifraz krokileri getirtilmeli, bundan sonra mahallinde tarafsız, yöreyi iyi bilen ve elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların aynı yöntemle tespit edip bildirecekleri tanıklar ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında tarafların dayandığı tapu kayıtları ve tapu kayıtlarının dayanağı olan haritalar zemine uygulanıp kapsamları 3402 sayılı Kadastro Yasası"nın 20/A maddesi gereğince haritalarına göre belirlenmeye çalışılmalı, tapu kayıtlarının haritalarının uygulanamaması halinde ise tapu kayıtlarında okunan sınır yerleri okunup, sınırlar mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, taşınmazların her iki tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde önceki tarihli doğru temele dayanan kayda değer verileceği düşünülmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan şekilde araştırma yapılmaksızın, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine vekili’nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.