Esas No: 2019/3879
Karar No: 2022/4823
Karar Tarihi: 20.09.2022
Danıştay 4. Daire 2019/3879 Esas 2022/4823 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/3879 E. , 2022/4823 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3879
Karar No : 2022/4823
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının … Ürün Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti' ye 13/04/2009 tarihinde ortak olduğu, 15/03/2012 tarihinde ise şirketteki hisselerini devrettiği, her ne kadar dava konusu ödeme emri gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalı 2012 yılına ilişkin kurumlar vergisinin tahsili için düzenlenmişse de davacının şirketten ayrıldığı tarihten sonraki 2012/Ağustos ila Aralık dönemleri içerisinde yasal defterlere kaydı yapılmayan faturalar nedeniyle kurumlar vergisi tarhiyatı yapıldığı, yine davacının şirket ortaklığından ayrıldığı tarihten sonraki 2012/Mart ila Aralık dönemleri itibariyle KDV indirimlerinin reddedildiği ve KDV tarhiyatı yapıldığı, ayrıca defter ve belge ibraz edilmemesinin davacının ortak olmadığı 2016 yılına rastladığı göz önünde bulundurularak davacı adına düzenlenen ödeme emrinde yer alan vergi alacaklarının davacıdan tahsilinde yasal isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu ödeme emrinin dayanağı asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliği için 28/06/2017 tarihinde şirketin "… Mahallesi … Caddesi K.No:… …/…" adresine gidildiğinin belirtildiği ve muhatabın adreste tanınmadığının sadece dağıtıcı imzasıyla tespit edilmesi suretiyle tebligatın iade edildiği, daha sonra söz konusu ödeme emirlerinin, şirketin kanuni temsilcisinin MERNİS adresine iki kez gidilmesi suretiyle 213 sayılı Kanunun 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren 102. maddesi uyarınca tebligat pusulasının kapıya yapıştırılması yoluyla 06/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliği için öncelikte şirketin bilinen adresine gidilmesi ve şirketin adreste bulunmadığının usulüne uygun bir şekilde tespit edilmesi sonrasında şirketin kanuni temsilcisinin adresine gidilmesi gerekirken, şirketin bilinen adreste tanınmadığı hususunun 213 sayılı Kanunda öngörülen usule uygun şekilde tutanak düzenlenerek tespit edilmediği anlaşıldığından, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin bilinen adreste tebliğ edilemediği ortaya konulmadan kanuni temsilcinin ikametgah adresinde yapılan tebligatın hukuken sonuç doğurmayacağı sonucuna varılmıştır. İstinaf isteminin belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, şirket adresinde yapılan yoklamalarda şirket adresinin boş olduğunun tespit edildiği, tebligatın hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçe değiştirerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde; limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı düzenlenmiştir.
Aynı maddenin 5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen ve 06/06/2008 tarihinde yürürlüğe giren ikinci fıkrasında, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, üçüncü fıkrasında, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olacağı öngörülmüştür.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının … Ürün Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti'ye 13/04/2009 tarihinde ortak olduğu, 15/03/2012 tarihinde ise şirketteki hisselerini devrettiği, 2012 yılına ilişkin muhtelif amme alacaklarının asıl borçlu … Ürün Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti'nden tahsil olunamayacağının anlaşılması üzerine davacı adına uyuşmazlık konusu ödeme emrinin tanzim ve tebliğ olunduğu anlaşılmıştır.
Ödeme emri içeriği alacakların, asıl borçlu … Ürün Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti hakkında düzenlenen … tarih … ve … tarih … sayılı vergi inceleme raporlarına dayandığı, … sayılı vergi inceleme raporunda kurumlar vergisi yönünen inceleme yapıldığı, söz konusu rapor uyarınca, 2012 yılı Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık dönemlerine ilişkin faturaların kanuni defterlere kaydedilmemiş olması sebebi ile kurumlar vergisi tarh edildiği ve üç kat vergi ziyaı cezası kesildiği, ayrıca defter ve belgelerin ibraz edilmemesi sebebi ile özel usulsüzlük cezası kesildiği, 2016/7 sayılı vergi inceleme raporunda katma değer vergisi incelemesi yapıldığı, bahse konu rapor uyarınca 2012/3 ila 2012/12 dönemlerine ilişkin KDV indirimlerinin reddedilmesi gerektiğinden bahisle üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarh edildiği, davacının 15/03/2012 tarihinde şirketten ayrıldığı, bu tarihten sonraki 2012/Ağustos ila Aralık dönemleri içerisinde yasal defterlere kaydı yapılmayan faturalar nedeniyle kurumlar vergisi ve KDV tarhiyatı yapıldığı, ayrıca defter ve belge ibraz edilmemesi nedeniyle düzenlenen özel usulsüzlük cezasının da davacının ortak olmadığı 2016 yılına rastladığı, dava konusu ödeme emrinde yer alan vergi alacaklarının davacının 15/03/2012 tarihinden itibaren ortaklık sıfatı olmaması sebebiyle davacıdan tahsilinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla; temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmediğinden, temyiz konusu kararın yukarıdaki gerekçeyle onanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 20/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.