15. Hukuk Dairesi 2015/3824 E. , 2015/4793 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Bursa 6. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :05.02.2015
Numarası :2013/327-2015/70
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar A.. O.. ve A.. O.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli karşılığı verilen bono ile ilgili yapılan takipte borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davacılar iş sahibi, yüklenici, davalılar ise yüklenicidir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda görevsizlik kararı verilmiş, karar davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanunu"nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden sonra 30.05.2013 tarihinde açılmıştır. Sözü edilen değişiklikle asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. İş bölümü itirazı 6100 sayılı HMK"nın 116/1-c maddesi gereğince ilk itiraz iken, görev ilişkisi ilk itiraz niteliğinde olmayıp, mahkemece re"sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Bir başka deyişle, sadece ticarî davaların bundan sonra asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi zorunlu bulunmaktadır. O halde, önemli olan ve çözülmesi gereken husus; davanın ticarî dava olup olmadığıdır.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari sayılan davalar (mutlak ticarî davalar) ile ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticarî sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır. (Ticari Dava, s.8-9 Dr. Levent Börü- İlker Koçyiğit, Ankara 2013).
Mutlak Ticarî Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticarî davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticarî davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticarî sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar, İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa ilişkin tüm davalar da mutlak ticarî dava sayılmaktadır.
Nispi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
Yeni TTK’nın gerekçesinde; ticarî davalar ile ticarî olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticarî sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticarî mahiyeti” olduğu açıklanmıştır (Ticari Dava, s-24, Dr. L...B..., İ... K..).
Bu anlamda bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Somut olaya gelince; taraflar gerçek kişiler olup, davaya konu işte tarafların tacir olmadığı ve işin ticari işletmeleri ile ilgili bulunmadığı açıktır. O halde dava, mutlak yada nispi ticarî dava niteliğinde olmayıp, davaya devamla esas hakkında hüküm kurulması gerekirken ticarî dava niteliğinde bulunmayan ve genel mahkemede görülmesi gereken uyuşmazlıkta yanlış nitelendirme ve yorumlarla ön inceleme duruşmasından çok sonra tahkikat aşamasında görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davalılar A.. O.. ve A.. O.."a geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.