13. Hukuk Dairesi 2017/2861 E. , 2020/13 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatı ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalıdan olan vekalet ücret alacağına ilişkin olarak Ödemiş 2. İcra Müdürlüğü"nün 2015/881 sayılı takip dosyası ile icra takibine başlandığını, yapılan tebliğ sonucunda davalı tarafından itiraz edilip takibin durdurulduğunu, resmi vekalet ücreti talep edilmesine rağmen davalının sadece 1.000,00 TL vekalet ücreti ödediğini, bu miktarın da Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/112 E. ve 2013/128 E. sayılı dosyaları için olduğunu, Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/87 E. ve Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/251 E. sayılı dava dosyalarında ise hiçbir ödeme yapılmadığını, ücret ödenmemesi nedeniyle davacıların tüm dosyalardan istifa ettiklerini belirterek, borçlunun haksız ve kötüniyetli itirazının iptaline ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile Ödemiş 2. İcra Müdürlüğü"nün 2015/881 Esas sayılı dosyasında davalının itirazının iptaline ve takibin 4.600,00 TL asıl alacak miktarı bakımından devamına, hükmolunan miktarın % 20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar, davalının vekili olarak takip ettikleri dosyalara ilişkin vekalet ücretinin ödenmediği gerekçesiyle vekillik görevinden istifa ettiklerini ileri sürerek, vekalet ücretine konu alacağın tahsilini talep etmişlerdir. Davalı, davacıların istifasının haklı sebebe dayanmaması nedeniyle ücret talep edemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de; Borçlar Kanununun 396/1. maddesine göre, vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak, istifa haksız ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanununda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır. Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir. Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakacak olursak; davacılar tarafından takip ettikleri dosyalara ilişkin vekalet ücret alacağının ödenmediğinden bahisle istifa ettikleri ve bu nedenle vekalet ücreti tahsili için takip başlattıkları ileri sürülmüş olup, istifanın haklı olup olmadığının bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Davacılar ile davalı arasında vekalet ücretine ilişkin yapılmış bir sözleşme dosyada mevcut olmadığı gibi davacı tarafından takip edilen dava ve icra takipleri yönünden tahakkuk edecek vekalet ücretlerinin bu dava ve icra takipleri sonuçlanmadan önce ödeneceğinin kararlaştırıldığı da davacı tarafça ispat edilememiştir. Ayrıca davacılar tarafından istifanın ne zaman edildiğine ilişkin bir bilgiye de dava dosyasında rastlanamamıştır. O halde mahkemece, az yukarıdaki ilkeler ışığında davacıların, dava konusu yaptığı dava ve icra dosyaları yönünden talep edebileceği avukatlık ücretinin dava dosyaları da getirtilerek, istifanın haklı olup olmadığı hususu da değerlendirilip, taraf ve yargı denetimine elverişli konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 79,00 TL harcın davacılara, 78,60 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.